Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne
Dr. Can Şeker’in (d. 1985, Karakoçan) Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne isimli kitabı yayımlandı.
Kitabın tam adı şöyle: ‘Yerleşik- Göçebe, Uzun Zaman Mekanlarının Gölgesinde İran’ın Tarihsel Seyri’, Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne, Peywend Yayınları, Kasım 2022, Van, 505 sayfa
Bu çalışmanın doktora tezi olarak hazırlandığını, 2017’de, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde, beş kişilik jüri huzurunda savunulduğunu da vurgulamak gerekir.
* * *
Ahameniş İmparatorluğu Pers İmparatorluğu’dur, M.Ö. 550’de Krios tarafından kurulmuştur. Ahameniş İmparatorluğu, kurulduğu dönemde, bugünkü İran, Afganistan, Irak, Suriye, Türkiye, İsrail, Mısır, Ürdün, Lübnan, Kıbrıs, Azerbaycan, Ermenistan, Trakya, Deli Ormanlar (Bulgaristan’da bir bölge) topraklarını kontrol ediyordu.
Büyük İskender-Büyük Darius arasında M.Ö. 333’de bugünkü Hatay taraflarında gerçekleşen Pers-Yunan Savaşı’ndan sonra (M.Ö. 330)’da Ahameniş İmparatorluğu yıkılmıştır. Bundan kısa bir süre sonra İskender İmparatorluğu da yıkılmış (M.Ö. 323), bu imparatorluk toprakları üzerinde, Selevkoslar (M.Ö. 312- M. Ö. 64), Sasaniler (M.S. 224-652), Partlar (M.Ö. 240-M.S. 226) ayrı ayrı devletler kurmuşlardır. İskender İmparatorluğu’nun kısa süren bir imparatorluk olduğu da bilinmektedir. (M.Ö. 359-323)
Ahameniş İmparatorluğu ilk Pers İmparatorluğu’dur. İkincisinin Sasani İmparatorluğu olduğu dile getirilmektedir. Sasaniler’in Kürd devleti olduğunu söyleyen bilim çevreleri de vardır. Kürdistan’ın, Sasani imparatorluğu’nun tam merkezinde yer aldığı görülmektedir.
Dr. Can Şeker, çalışmasına, çalışma boyunca kullanacağı kavramları açıklamakla başlar. Bunlar, ontolojik güvenlik, döngü, döngüsellik, adalet, doğal hukuk-pozitif hukuk, imparatorluk, asabiye, nomos ve rüzgar gibi kavramlardır. (s. 22)
Bu kavramların içeriklerinin zaman ve mekana göre değişiklikler gösterdiği de vurgulanmaktadır.
Ontolojik güvenlik, insanların, beslenme, barınma, giyinme, korunma, üreme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını ifade eder. Bunlardan birinin eksik olması ontolojik güvenlikte sorunlar olduğunu gösterir. (s. 23 vd.)
Devletlerin de ontolojik güvenliklerini sağlama çabasında olmalarından söz edilebilir. Burada, kişinin ontolojik güvenliği ile devletin ontolojik güvenliği arasında çatışmalı durumlardan da ortaya çıkabilir.
Döngü, döngüsellik, bir siyasal sistemin yaşamında tekrarlanan bir model olarak anlaşılabilir. Eğer bir siyasal sistem belirli bir süre içinde, beirgin bir şekilde başlangıç nokttasına dönüyorsa ve bu kanıtlanabilir bir şekilde düzenlenebilir ve tahmin edilebilir bir tazda yeniden meydana geliyorsa, bu davranış döngüsel veya periyodik olarak tanımlanabilir. (s. 26)
Adalet, toplumsal, siyasal, askeri gelişmeleriin odak noktasında bulunan bir kavramdır.
Doğal hukuk, insanların doğuştan sahip olduğu hakları dile getirirr. Pozitif hukuk, insanlar tarafından daha doğrusu egemen tarafından dile getirilen bir hukuktur. Doğal hukuk sözlü, Pozitif hukuk yazılı bir hukuktur. (s. 33)
İmparatorluk, imperium kavramından üretilmişitir. Roma’dan önce, iç-dış egemenlik olarak ifade edilen bu durum daha sonra, teritoryal bir bütünlik içinde, devasa bir yapıya işaret etmektedir. (s. 34-35)
Asabiye göçebe hayatı ile ilgili bir kavramdır. İbni Haldun’a göre asabiye, gerçek olsun veya olmasın, aynı kandan, aynı soydan geldiklerine inanan insanların davranışları ile ilgili bir durumdur. Dışa karşı birlik, korunma, savaşma, dayanışma rekabet ve kötü hasletlerin bertaraf edilmesi gibi durumları anlatır. Asabiye yerleşik hayata geçildikçe zayıflar. (s. 36 vd.)
Nomos ve rüzgar, toplulukların düzenleri ile toprak arasında kurulan bağı dile getirir. Hukuk, düzen, kural arasındaki ilişkileri nomos kurar. Bu çerçevede, fethedilen bir toprağın sahiplenilip mülk edinilmesini, daha sonra toprağı paylaşılmasını, daha sonra da toprağın üretime sokulmasını anlatır. (s. 37 vd. )
Dr. Can Şeker, bu ilişkiler çerçeveside ‘İran İslam Cunhuriyeti’ ifadesini şöyle değerlendirir. İran Ahamenişlerden itibaren İran toplumunu anlarır. İslam, İran’ın 630-640 yıllarında İslam orduları tarafından ele geçirildikten sonnraki ilişkilere işaret eder. Cumhuriyet Kapitalist dönemi, ulus-devlet dönemini anlatır.
Metodolojik Çerçeve
Dr. Can Şeker, metodolojik çerçeve olarak ilk planda Braudelyen üçlü zaman Zaman-mekan ilişkisini ele almaktadır İkinci olarak, Hudgson’nun, Afro-Avrasya Ekümenliği ve İran Akdeniz Mekanında, İran-Sami Geleneği: Bir döngü olarak İmparatorluk, Sömürü ve Adalet ilişkilerini gündeme getirmektedir. Üçüncü olarak da Haldunyen Göçebelik-yerleşiklik ilişkisi: Mülke uzanmanın göçebelik ve yerleşiklik halleri üzerinde durmaktadır. Bu üç durumu birbirleriyle ilişkileri sürecinde değerlendirmektedir. (s. 41 vd.)
Frank Braudel, toplumsal gelişmeyi üç zaman aralığında incelemektedir. İnsanların nesnelerle, şeylerle ilişkisinin değerlendirilmesi birinci zamana işaret etmektedir. İkinci zaman, insanların insanlarla ilişkilerinin geliştiği zamandır. Bu zamana ilişkin değerlendirmeler yapılmaktadır. Üçüncü zaman, insanlarını bireysel olarak yapıp ettikleriyle ilgilidir.
Dr. Can Şeker’in kitabı ile ilgili olaraka şunlar söylenebilir:
* * *
Yakındoğu’nun ve Ortadoğu’nun siyasal, toplumsal, ekonomik gelişmesinde, İran, Irak, Türkiye, Suriye gibi devletlerin rolleri büyüktür. Kürd, Kürdistan incelemelrinde de bu devletlerin siyasal ekonomik, askeri durumları, politikaların incelenmesi önemli olmaktadır. Bu bakımdan, bu devletlerin ekonomik toplumsal durumlarıyla, politikalarıyla ilgili incelemelerin izlenmesi kaçınılmmaz görünmektedir. Bu çerçevede, Dr. Can Şeker’in, Ahamenişlerden İran İslam Cumhuriyeti’ne başlıklı çalışması, İran hakkında çok önemli bir inceleme olarak durmaktadır. İran hakkında değerlendirmeler yapılırken, Velayet-i Fakih’in anlayışının, kurumsal varlığının göz önünde tutulması, Anayasal Meclis’ten Uzmanlar Meclisi’ne geçişin dikkatlerden uzak tutulmaması önemlidir.
Bunun yanında Ruhullah Humeyni’nin (1902-1989) neden kendini beklenen İmam, (Mehdi, Onikinci İmam) olarak lanse ettiğini, bugün, İran İslam Cumhuriyeti’nin Şii İslam inancını neden, Şiilerin yaşadıkları komşu ülkelere ihraç etmeye çalıştığını anlamak, ancak bu süreçte mümkün olabilir.
İran veya İran İslam Cumhuriyeti denildiği zaman, İslam dünyası ile ilgili çok önemli bir sorun daha kendini göstermekedir. Bugün Ortadoğu’da silahlı çatışmalar daha çok İslamların kendi aralarında gerçekleşmektedir. Şii
İslam’la Sünni İslam arasında. 1980-1988 arasında gerçekleşen İran-Irak savaşı, İran’la Suudi Arabistan arasında Yemen’de geçen vekalet savaşları, aynı şekilde, Suriye’de, Lübnan’da süren savaşlar, çeşitli zamanlarda Irak’ta, Pakistan’da yaşanan Şii-Sünni çatışmaları dikkatlerden uzak tutulamaz. Bütün bu konuları incelemeye gayret edildiğinde, Dr. Can Şeker’in kitabı önemli bir referans kabul edilebilir. Kanımca, Ahamenişlerden İran İslam Cunhuriyeti’ne kitabı, önemli bir başvuru kitabıdır.
Bu önemli ve değerli kitabı kısa zamanda yayına hazırlayan Peywend Yayınları’na, Xalid Sadini’ye, yayında emeği geçen bütün arkadaşlara içten teşekkürler…
_____________________
Not: Sağ gözümde katarakt tesbit edildi. İBV Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Gürbüz’le Doktor, hastane arayışına başladık. Bu çabamız epey sürdü. Bu esnada Dr. Gencettin Önen, Diyarbakır’da ameliyat için Diyarbakır’da bütün koşulları ayarladı. Ancak Diyarbakır’ın uzaklığı dolayısıyla amalyatın İstanbul’da olması rahat olabilirdi. Hastane ve doktor arayışımızı İstanbul’da sürdürdük. Dostumuz Özcan Uğurlu arayıcılığtyla Medicana Hastaanesi’ne Dr. Serdar Sürmeli’ye ulaştık. Dr. Serdar Sürmeli, gözlerimi muayene ederken sol gözümde de kararakt olduğunu söyledi.
24 Kasım 2022’de sağ gözümdeki katarakt alındı. Bu amaliyatın başarılı geçmesinin ardından 26 Kasım’da da sol gözümdeki katarakt alındı. Bu amaeliyat da başarılı geçti.
Bu ameliyatları başarı ile gerçekleştiren Dr. Serdar Sürmeli’ye, bizi Dr. Serdar Sürmeli’ye ulaştıran Dr. Özcan Uğurlu’ya, Medicana Hastanaesi’nde göz Hastalıkları servisinde çalışan doktorlara, hemşirelere teşekkürü bir borç biliyorum. Ayrıca Dr. Gencettin Önen’e de sıcak çabalarından dolayı teşekkür…
Bu amaliyatlar sırasında gerek Hastane’ye gidiş gelişlerde, gerek hastanedeki kayıtlarda ve tedavi sürecinde, kontrollerde, İbrahim Gürbüz’un çok büyük yardımı oldu. İbrahim’in hakkı ödenemeyecek kadar büyük. Bunlar, tek başıma benim altından kalkabileceğim sorunlar değil…