Bitlis'in Deliklitaşı
“Bu Deliklitaş aynı zamanda bir pınardır” diye yazmıştır Şerefxanê Bedlîs-î’nin Farsça olarak Bitlis’te kaleme aldığı ve 1597 yılında tamamladığı “Şerefname” adlı eserinde.
Dev bir kaya kütlesinin, daha doğrusu dağın bir kısmının içi oyularak açılmış ve tarih boyunca insanların, kervanların, süvari ve orduların içinden geçmesini mümkün kılmış bir tüneldi aslında Deliklitaş, yada diğer ismi ile Semiramis Tüneli, veyahut Kürdçe ismi ile Kevirê Qul.
Bitlis – Siirt arasındaki güzergah boyunca yolculuk etmiş bir çok seyyah, gezgin, tüccar ve tarihçinin bahsini ettiği ünlü Deliklitaş’ın tam olarak ne zaman yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak tarihte Semiramis Geçiti olarak da anılan bu tünelin, antik çağlarda (M.Ö. 800) yaşamış bir Asur kraliçesi olan Semiramis’in emri ile açtırıldığı rivayet olunur. Yazlarını Van’da inşa ettirdiği sarayında geçiren kraliçe, normalde ikamet ettiği Babil’den Van’a yolculuğu sırasında Bitlis mıntıkasından geçerken zorluk çektiğinden, aşması gereken dağın delinmesi emrini verdiği anlatılır.
J. Laurens tarafından 1847 tarihinde çizilmiş Bitlis Deliklitaş ve Bitlis Geçiti
Deliklitaş ile ilgili olarak Şerefname’de geçen çümleler ise şu şekildedir:
“Bu Delilklitaş aynı zamanda bir pınardır. Suları fışkırdıktan ve yeryüzüne çıktıktan sonra, günlerin geçmesiyle suları donar. Böylece taş, gelip geçenlerin önünde güçlü bir set meydana getirdiğinden, artık onlar o seddi büyük güçlükle geçebilirler. Fakat, Bedlis şehrinde ‘Hatun Camii ve Köprüsü’ adlarıyla bilinen bir cami ve büyük bir köprü yaptıran çağının hayırsever bir kadını, kayadan meydana gelmiş bu seddi deldirmiş ve kervanların, yolcuların bu delikli taştan gelip geçmelerine elverişli olması için de taşın deliğini genişlettirmiştir.”
Şerefname’nin yazılışından yaklaşık altmış sene sonra, 1655’te Bitlis’e uğrayıp bir kaç hafta Kürd hükümdar Abdal Han’ın yanında konaklayan ünlü seyyah Evliya Çelebi de bahseder Deliklitaş’tan.
Seyahatname’sinin Bitlis bölümünde “İbret verici yerlerin anlatılması” başlığı altında, Hatuniye Köprüsü ve hanına değinen Çelebi “dördüncü ibretlik” açıklaması ile Delikli Taş’a dair şunları aktarır:
“Bu büyük hanı ve önündeki eski köprüyü yapan, Abbbasiler’den Sultan Evhadullah’ın kızı Hüma Hatun Sultan’dır, ki Bitlis’te yüzlerce hayır eserleri vardır. Bitlis şehrinden güney tarafa eğimli dere aşağı giderken Kefender Kalesi yakınında Deliklikaya adlı sert bir kayada bir kapı vardır. Bütün tüccarlar, ziyaretçiler ve seyyahlar bu kapıdan geçmeyince Bitlis şehrine gelemez ve Hazzo Kalesi’ne varamaz. O delikli kaya mahalli gökyüzüne doğru baş çekmiş çakmak taşından nişan veren sert bir taştır.
O hayırsever hatun yüzlerce kese para harcayarak bu sert taşı usta dağ delicilere deldirip insanların geçit yeri ve herkesin gelip geçtiği yol ettirmiştir ki görenin aklı perişan olur. İnsanın yapabileceği şey değildir. Bir şeytan işidir ki insan susar ve hayran olur. Hatta bu kapı mahallinde bir adam hû diyenara atsa bütün dağlardan şiddetli bir ses duyulur, ki insan hayretler içinde kalır. Bu Deliklikaya kapısından aşağı insan bakmaya cür’et edemez. Sanki gayya kuyusu ve cehennem çukurudur.”
1910 tarihli her iki geçiti de gösteren fotoğraf. Holyoke Koleji Arşivi
Her nekadar tek bir deliklitaştan bahsedilse de, gerçekte biri büyük diğeri küçük olmakla birlikte iki adet geçitin Deliklitaş olarak bulunduğu bilinmektedir. Rivayete göre büyüğünün Asur kraliçesi Semiramis tarafından, diğer küçüğünün ise daha sonra Hüma Hatun tarafından açtırıldığıdır. Ancak bunun tam tersini, yani küçüğünü Semiramis’in büyüğünü ise Hüma Hatun’un açtırdığını da söyleyenler vardır. Mesela Bitlis’ten geçmişseyyah Waffield*. Bu konuda tam olarak herhangi yazılı somut bir kaynak veya veri olmamakla birlikte, tüm seyyahların hakkında not tuttukları ve Semiramis Tüneli olarak adlandırıdıkları geçit, büyük olanıdır.
1898 yılında Bitlis’ten geçen seyyah ve yazar Lynch, Deliklitaş’ın derinliğinin 6,70 m yüksekliğinin ise 5,4 m olduğunu belirterek, kalenin aşağısından geçen ve Siirt istikametine doğru akan Bitlis Çayı ile beraber yol alınarak yaklaşık 7 kilometre sonunda bu noktaya gelinildiğini kitabında yazar. Var olan zengin maden yataklarından çıkan pınarlardaki güçlü kükürt ve demir (metaller) bileşenleri içeren suların fışkırması sonucu oluşmuş bu dağ kütlesinin, Asur kraliçesi Semiramis tarafından açtırıldığı bilgisini de ‘Semiramis Tüneli’ adlı bir görsel ile kitabında paylaşmıştır.
Lynch, ayrıca tünelin diğer ucundan karşısına çıkan manzaranın da fotoğrafını çekerek “durduğum bu noktadan izlediğim ve dağların geçitlerinin kesiştiği bu manzara, sarp ve yüksek dağ silsilesinin en sert damarıdır” ifadesini de kullanmıştır.
Başka bir seyyah olan dünyaca ünlü İngiliz arkeolog Layard da, Ağustos 1849’daki Bitlis ziyareti sonrası Güzeldere ve Garzan tarafına ilerlerken, Deliklitaş hakkında şöyle yazmıştır.
“Bitlis’ten yaklaşık 8 km sonra yol, dağın bir damarı ve uzantısı olan kireçleşmiş devasa bir kayadaki yaklaşık 6m uzunluğundaki bir tünel ile devam ediyor. Bu kütle tarih boyunca akan ve halen faliyette olan mineraller ve maden bileşimleri içeren kaynak sularının fışkırması sonucu oluşmuş, ki tünelin şimdiki halini kapatma tehlikesi de söz konusu. Tünelin üzerinde kim tarafından yapıldığı veya ne zaman delindiği hakkında bir kitabe bulunmamakta. Tabi ki Sultan Dördüncü Murad’a atfen delindiğini söyleyenler olsa da, bu tünel ondan çok çok daha öncesi açılmıştır. Bu dağlarda bu tür geçitlerden çok var ve bunların çoğu da ta antik çağlardan kalmadırlar.”
1899 yılında Bitlis’ten geçen Alman doğu bilimcisi Lehman Haupt ise, hem seyyah Lynch’e atıfta bulunur hem de Deliklitaş’tan ‘Semiramis Tüneli’ olarak bahs ederek, bu geçitin Cojas (Djojas) adlı Bitlisli bir baş mühendis tarafından açıldığını ve tarihçesinin ta Urartular’a kadar gittiğini zikr eder.
1913 yılında Bitlis’ten geçen seyyah ve yazar olan William Waffield ise, önünde durarak fotoğrafını da çektiği geçitler hakkında şunları yazar:
“Yolculuğumuz boyunca denk geldiğimiz ilginç manzaralardan başka, dikkat çeken diğer belirli bir özellik ise sık sık karşılaştığımız sıcak kaynak sularının olmasıydı. İçlerinde demir, kükürt, sülfat, değişik tuz bileşenleri ve karbonasitli gaz ihtiva eden bu kaynak suları, yoğun kalsiyumoksit öerdiklerinden dolayı, güzergahımız üzerinde yaklaşık 9 m yüksekliğinde ve bir o kadar da genişliğinde sarp bir kütle meydana getirmişler. Öyle ki bu kütleyi içinde açılan bir tünelden geçerek aşıyorsunuz. Bu daha yeni olan büyük tünelin hemen üstünde, ‘Semiramis Geçiti (kapısı)’ olarak adlandırılan ve Asurlular zamanından olan başka bir tünel de mevcut. Rivayete göre bu tüneli, Van’daki yazlık sarayına gitmek için açtırtmış kraliçe Semiramis.”
Binlerce sene savaşlar, istilalar, depremler, doğa ve insan kaynaklı olaylara karşı ayakta kalabilmeyi başarmış olan Deliklitaş, ne yazık ki Haziran 1971 tarihinde dinamitle havaya uçurulmuştur.
İnsanoğlunun elindeki teknik ve mimari imkanların başka seçenek sunabilmesine rağmen, bu antik ve tarihi geçitin korunması umursanmamıştır. O tarihte yapımı gerçekleşen CENTO yolu çalışmaları sırasında, Tatvan’da monte edilecek yeni Van Gölü feribot parçalarının da geçebilmesi için, Deliklitaş 1971 yazı yok edilmiştir.
G.K. Chesterton “Tarih, insanların oturdukları kenti ya da yaşadıkları çağı görebildikleri biricik gözlem kulesidir” der.
__________
Kaynaklar:
- Evliya Çelebi Seyahatnamesi, YKY, 2011
- H. F. B. Lynch, Armenia Travels & Studies, 1901
- H. Layard, Nineveh & Babylon, 1853
- Lehmann-Haupt, Armenien Einst und Jetzt, Berlin/Leipzig, 1926
- Şerefname, M. E. Bozarslan, 1971
- W. Waffield, Gate of Asia, 1916
Yazının alındığı kaynak: www.bitlisname.com