“CANAVAR” VE “ANGUT”
Türk ordusunda mecburen askerlik yaparken, en çok duyduğum iki sözcük, “canavar” ve “angut”tu. Her gün onlarca kere bu iki sözcüğü duyardım. Daha sonra, sivil yaşamda da Türkçe konuşan Kürtlerden değil de bizzat Türklerden bu sözcükleri yine duydum.
Askeriyede, görevini yapanlar, iyi iş çıkaranlar, kafası çalışanlar için “Canavar ya!” denilerek takdir edilirdi. Birisine “canavar” demek, “aferin”, “kutlarım seni”, “tebrik ederim” derecesindedir. Ama buna karşılık “angut” sözcüğü, hakaret ve küfür anlamındadır.
Sözlüğe baktım, “canavar” sözcüğü için şu açıklama vardı: 1. Masallarda sözü geçen yabani, yırtıcı hayvan 2. Köpek balığı 3. mec. Haşarı, yaramaz çocuk 4. hlk. Kurt, domuz vb. cana kıyan yaban hayvanı 5. sf. mec. Acımasız, kötü ruhlu, zalim (kimse). 6. sf. Herhangi bir şeye çok düşkün olan
“Angut” için ise, şöyle yazılıydı: 1.Ördekgillerden, tüyleri kiremit renginde, evcilleştirilebilen bir yaban kuşu (Casarca ferruginea). 2. sf. mec. Ahmak, kaba saba
Görüldüğü gibi Türkçe sözlükte her ne kadar anlamlar yerinde olsa da, askeriyede ve yine herhalde askeriyeden etkilenen halk arasında, bu iki sözcük tam tersi anlamda kullanılıyor. E tabi, “her Türk asker doğduğuna” göre, askeriyede kullanılan sözcüklerin Türk halkı arasında da aynı anlamda kullanılmaması gibi bir şey olmamalı herhalde.
Kendim “canavar” sözcüğünü, Türklerin kullandığı gibi değil de biz Kürtlerin kullandığı ve sözlükte de yazılı olduğu anlamıyla biliyordum. Ama “angut”un aslında ne olduğunu bilmiyordum. Daha doğrusu, bu sözcüğü ilk kez askeriyede öğrendiğimden dolayı, “hakaret” veya “küfür” olarak biliyordum. Ama geçenlerde “angut”u internetten araştırdım, ördekgillerden güzel ve narin bir kuş çeşidi olduğunu görünce şaşırdım. Çünkü çok güzel ve asil bir hayvandır “angut” kuşu. Öyle ki güzelliğine hayran kalmamak elde değil. Hatta hakkında insanların ders alacağı efsaneleri var. Örneğin, bir tanesinde şöyle deniliyor: “Angut kuşunun eşi öldüğü zaman yanına o anda başka bir yırtıcı hayvan veya bir insan gelse dahi gözlerini bir dakika bile eşinin ölüsünün üstünden ayırmadan o da ölene kadar başucunda bekler.”
Galiba güzelim hayvanın bu asil davranışına, eşine sadakatine negatif anlam yüklediklerinden dolayı hakaret ve küfür anlamında kullanmışlar. Çok yazık diyeceğim ama her toplum nesnelere veya şeylere sosyolojik algısına göre anlam yükler.
Biz Kürtlerde “canavar” çok kötüdür, birisine “canavar” dediniz mi, hakaret ve küfür olarak anlar. Ama “angut” yani “ördek” çok sevimlidir. Öyle ki kadınların güzellikleri ördekle tasvir edilir. Mesela, ünlü Kürt dengbêji Sidîqê Kanîreşî’nin (Sıddık Çiçek) söylediği “Xêlya” adlı aşk kılamında, Şeyh Said Harbi döneminde firar durumuna düşen Şeyh Fahri'ye aşık olduğundan başkasına varmayan Bismil’in Sayfa köyünden Hacı Ali’nin kızı Xêlya’nın ağzından “Mavi tüylü yeşil başlı ördeğim ben / Behçet’in babası kibar şeyh hangi eve gelmiş, hele söyleyin, görmek isterim ben, vay bana vay, Xêlyayım ben” anlamındaki şu dizeler dökülür:
“Ez ê ji xwe ra werdeka yeşîlbaşa pelhêşîn im / Wele bavê Becet şêxê kubar hatî kîjan malê, hela gidî ji mi ra bêjin, ez bibînim, bê hay lo li mi, gidî ez Xêlya me.”
Yine ünlü Kürt müzisyeni Şivan Perwer’in çok güzel söylediği, birbirine sevdalanan Kürt Êzidi kızı ile Kürt Müslüman erkeğinin trajik aşkını anlatan “Kirîvê (Kirvem)” adlı aşk parçasında da sevdalı erkeğin ağzından “Kirvem, bu sabah Şengal Dağından Sımoqya Gölüne indim, vadi vadinin içinde / Baktım da bu sabah Sımoqya kızı giyinmiş parlak kırmızı fistanı, entarisi sırtında, Hama çefiyesi başında / İnmiş güvercin gibi Sımoqya Gölünün kıyısına Habur’un mavi ördeği gibi altında” anlamında şöyle der:
“Kirîvê, vê sibê wez ê bi Çîyayê Şengalê Gola Simoqya diketim îro gelî di gelî da / Min ê bala xwe dabû ku vê sibekê keçika Simoqya li xwe kiriye kirasê sorî melesî, çefîya Hemayî û ebaya wê dawî di serî da / Xwe berdabû devê Gola Simoqaya, mîna kevoka, şînordeka çemê Xêbûrê di binî da.”
Görüldüğü gibi, Kürtlerin, kötü algıladığı ve aynı şekilde anlam yüklediği bir şeye Türkler, daha doğrusu Türk Ordusu iyi görüp pozitif anlam yüklemiş. Yine, Kürtlerin çok güzel görüp kadının güzelliğini tasvir etmek için kullandığı diğer bir şeyi ise, en iyimser ifadeyle onlar “hakaret” anlamında kullanıyor. Yaman bir çelişki!...