KURDÎ LEHÇELERDEN ZAZAKÎYE BAKIŞ
Muş Alparslan Üniversitesi Kurdoloji Topluluğunun 25.05.2016 tarihinde düzenlemiş olduğu konferansta yaptığım konuşmanın taslak metnidir.
* * *
Hepinize selamlar; saygılar, sevgiler…
Bu konuşmamda genel olarak Kürtçenin temel karakteristik yapısına bakmaya çalışırken özellikle Kürtçenin Zazakî lehçesine yoğunlaşmak istiyorum.
Öncelikle şunu belirteyim, dünyada var olan birçok dil çeşitli nedenlerden dolayı zamanla farklı kollara ayrışarak lehçe, şive ve ağızlara bölünmüş.
Dilbiliminde dil ve lehçe ayrımı kriterlerinin tam olarak belirlenmesi pek mümkün olmadığından her bir dilbilimci kendince bir tarif ortaya koymuş.
Ama kabaca tanımlarsak; bir dilin, tarihte bilinen dönemlerden önce ayrılmış ve farklı biçimde gelişmiş her bir koluna "lehçe" deniliyor.
Kürtlerle komşu olan milletlerin konuştuğu dillerden Arapçanın on dokuz tane başlıca büyük lehçesi ve yüzlerce şivesi vardır. Farklı lehçeleri konuşanların çoğunluğu birbirini anlamazlar. İslam dini faktöründen dolayı, "Erebiyetul Füsha" dedikleri standartlaştırılırmış Düzgün Arapça, şu an var olan 22 Arap devletinin resmi dilidir. Yani Araplar, ancak Füsha Arapçasıyla konuştuklarında anlaşabiliyorlar.
Yine komşu dillerden Türkçe üzerine çalışan dilbilimciler, Türkçeyi altı büyük gruba ayırdıktan sonra, yirmiden fazla lehçeyi sayıyorlar. Bu lehçeleri konuşanların çoğu birbirini anlamaz.
Yine Farsçanın da birçok evresi ve lehçesi vardır.
Geniş ve dağlık bir coğrafyada yaşayan Kürtlerin konuştuğu kadim bir dil olan Kürtçenin de elbette farklı lehçeleri ve ağızları vardır. Kürtçe üzerinde çalışan dilbilimciler Kürtçeyi beş ana lehçede tasnif ediyorlar. Bunlar; Kurmancî, Soranî, Zazakî, Goranî ve Lûrî lehçeleridir.
Ulusal devletlerini kuran milletlerin çoğu, genel olarak bir lehçeyi esas alıp standartlaştırmış, diğer lehçeleri zamanla kaybolup gitmiş veya geride kalmıştır. Ya da, örneğin toplumsal Türk gruplarında olduğu gibi, kimi lehçeler ayrı bir şekilde devletleşerek standart dil haline gelmişler.
Kürtlerin devletleşememelerinden kaynaklı olarak Kürt lehçelerinin tümü varlıklarını günümüzde sürdürmekteler. Şu an Kürtlerin, en az üç dilsel standardı kullandığını görüyoruz. İşte Soranî, Kurmancî ve Zazakî lehçeleri farklı standartlar olarak yaşama ve gelişme mücadelesi veriyor. Aslında Lurî ve Goranî Kürtçeleri de yaşam mücadelesi veriyor ama diğer üç lehçe yazınsal olarak daha öndeler.
"Kürtçe" denildiğinde, bütün bu lehçeler birlikte kastediliyor. Ama özellikle son 20 yılda, Güney'de Soranî'nin prestij kazanmasıyla birlikte sadece Soranî için, Kurmancînin de oldukça yaygın olmasından dolayı, burada da sadece Kurmancî için "Kürtçe" denilmesi "tanımlama" açısından kimi sıkıntıları beraberinde getirmektedir. Özellikle iç adlandırmada ya sadece lehçenin adı ya da örneğin "Kurmancî Kürtçesi, Soranî Kürtçesi, Zazakî Kürtçesi" şeklinde adlandırmak daha doğrudur. Örneğin "Kürtçe ve Zazaca" şeklindeki bir kavram doğru değildir. Doğrusu "Kurmancî ve Zazakî" veya "Kumancî Kürtçesi, Zazakî Kürtçesi, Soranî Kürtçesi vs." şeklindeki adlandırma en doğrusudur.
Kürtçenin yazınsal gelişimi ve bilinen tespitli Kürt edebiyatının oluşumu İslamlaşma süreciyle bağlantılıdır. Kürtlerde İslamiyet'in tam olarak yerleşmesinin ilk dönemlerinde Arapça yazan önemli Kürt şahsiyetlerini görüyoruz önce. Örneğin Ebu Hanife Dinaveri (815-896), İbnül Esir (1149-1210) gibi büyük yazarlar çıkmış Kürtlerden. Ama daha sonra, Mervanî ve Şeddadî gibi Kürt devletlerinin kurulmasıyla tedrisatın Kürtçe olarak yapıldığından artık Kürtçe yazan şairleri görüyoruz.
Kürt edebiyatı araştırmacıları Kurmancî lehçesindeki edebiyatı Elî Herîrî’den (1009–1077) başlatıyor. Eğer Herîrî'nin doğum tarihi doğruysa, demek ki bin yıldır Kurmancî lehçesi medrese eğitiminde kullanılıyor. Bundan dolayı ve yine Kürt nüfusundan tahminen yüzde altmış gibi bir kitlenin konuştuğu Kurmancî lehçesi öteden beri aslında Kürtlerin dominant dili olarak hep önde olmuştur.
Soranî Kürtçesinin yazıya geçmesi, Babanî Kürtlerinden İbrahim Paşa'nın 1783 yılında Süleymaniye şehrini kurduktan sonra, Soranî lehçesiyle eğitim ilk kez orada kurulan medresede başladı. Soranî lehçesindeki edebiyatın öncüsü Nalî (1798–1878) bu medresede okudu.
Zazakî lehçesindeki ilk yazılı eser ise, Ehmedê Xasî’nin (1867–1951) 1899 yılında Diyarbekır’de basılan Mewlûdê Kirdî adlı eseridir.
Sekizinci yüzyılda Lûrî ve Goranî Kürtçesinde oluşan edebiyat ise, daha çok dini (Yaresan goranîleri) deyişlerdir. Sonradan derlenip yazılı hale getirildiler.
Kürtçenin Zazakî lehçesini konuşan toplumsal grup, yöreden yöreye kendilerini Kırd, Kırmanc, Dımbıli ve Zaza olarak, konuştukları dili de Kırdki, Kırmancki, Dımbılki ve Zazaki olarak adlandırmaktalar. Bunlardan Kırd ve Kırmanc adları tam olarak etnik isimlendirmelerdir. Dımbıli ise, kesin olarak bir aşiret adıdır. Zaza, adının coğrafik bir adlandırma olduğunu düşünüyorum. Yakut El-Hemevî "Mucemul Buldan" adlı eserinde yüksek dağlarda yaşayan "Zewazan Kürtleri"nden yani yaylak (zozan) Kürtlerinden söz ederken, şimdiki Zaza Kürtlerinin yaşadığı coğrafyayı tarif ediyor. Arapça literatürde "Zewazan" şeklinde geçen sözcüğün Osmanlıca literatüre "Zaza" şeklinde geçtiğini düşünüyorum. Zaten bu sözcüğü bugünkü anlamda ilk kullanan Evliya Çelebi, "Ekrad-ı Zaza" şeklinde kullanmaktadır. Bêhistun yazıtlarında geçen "Zazana" sözcüğü de coğrafik bir addır, etnik değildir.
Aslında diğer Kürt lehçelerinin de bu şekilde farklı adları vardır. Örneğin Kurmancî için "Kurmancîy Serû", "Badînî", "Şikakî" ve "Kirdasî" de denilmektedir. Soranî için "Kurmancî Xwarû", "Mukrî", "Babanî" ve "Erdelanî/Sineyî" de denilmektedir.
Kürtçenin (tüm lehçelerin) çok güçlü bir şekilde müşterek karakteristik özellikleri vardır. Kürtçeyi komşu/akraba dillerden ayıran en temel özellikler, akuzatif-ergativlik durumu, buna bağlı olarak ikilik hali ve sözcüklerin dişil-eril-çoğul özelliğidir. Bütün Kürt lehçelerinde bu özellik aynıdır. Kürtçeyi diğer İranî dillerden ve Farsçadan ayıran en temel özelliklerdir bunlar. Kimi lehçelerde bu özellikler yakın zamanlarda deforme olmuş veya kaybolmuş olsa da Kürt lehçelerinin temel sistemsel yapısı aynıdır.
Şimdiye kadar Kürtçe üzerine yapılan dil tasnifi çalışmalarında genel olarak sözcüklerdeki ses değişimi esas alınmıştır. Oysaki diller sözcüklerle değil sistemleriyle dil olmaktadır. Bir dildeki sözcüklerin % 95'i yabancı olsa bile eğer o dilin kendine has sistemi, kuralları varsa, o dildir. Ama buna rağmen Kürt lehçelerindeki sözcüklerin ses değişiminden ve deforme olmaktan dolayı çok farklı formları olsa bile, Kürtçe lehçelerinde var olan sözcüklerin % 80 kadarı aynı kökten geliyor.
Kürt lehçelerini karşılaştırdığımızda, Kürtçenin karakteristik özelliklerini en çok Zazakî ve Kurmancî lehçeleri kendilerinde korumuşlar. Zazakî ile Kurmancî lehçelerini karşılaştırdığımızdaysa, Zazakî çok daha sağlam bir şekilde Kürtçenin kadim özelliklerini kendinde koruya geldiğini görüyoruz. Aslında Zazakî, diğer lehçelere nazaran dilsel kurallarını koruma, deforme etmeme yeteneği açısından daha güçlüdür. Mesela, Zazakîde sözcükler yalın haldeyken bile dişil, eril ve çoğul özelliğini belirgin olarak gösterirler. Örneğin "gule (m), gule (n)", "roje (m), roje (n)", "kerge (m), kerge (n)" "veywe (m), veywe (n)", "vile (m), vile (n)" gibi.
Zazakî lehçesinde dişil sözcükler telaffuz edilirken vurgu daima ilk hece veya hecelerdedir, son hece vurgusuz söylenir. Eril sözcüklerde ise vurgu daima son hecededir. Bu, önemli bir kuraldır.
Dilsel özellikler açısından aslında Zazakî Kurmancîden daha kapsamlı durumdadır, yani Zazakînin dilsel imkanları daha geniştir. Örneğin, Kürtçenin yarı-ergatif özelliğinden dolayı birçok açıdan "ikilik" durumu söz konusudur. Diyelim ki kişi zamirleri, "ez/min" şeklinde ikilidir. Aynı şekilde, "yalın hal" ve bükümlü hal" olmak üzere çoğul ekleri de ikilidir. Ama nedense, Kurmancîde yalın hal çoğul eki yoktur veya düşmüştür. Fakat Zazakîde "-î" şeklinde vardır. Bu, önemli bir imkandır.
Aslında Goranî lehçesinde de aynı özellikler yer yer hala duruyor. Ama Goranî lehçesi yazıya pek dökülmediğinden, özellikle Farsçanın ve yine, akuzatif-ergativ özellik, bükümlülük ve dişil-eril-çoğul özelliğini bir ölçüye kadar deforme etmiş veya kaybetmiş olan Soranî lehçesinin etkisiyle Kürtçenin bu kadim özelliklerini kısmen kaybetmiş durumdadır. Dolayısıyla şu an kadim Kürtçenin kurallarını kendinden en çok koruyabilen lehçe Zazakîdir.
Başka kurallar açısından da Zazakî çok daha kapsamlıdır. Diyelim ki ismin belirsizlik hali için Kurmancîde "-ek" eki Zazakîde de "-êk" şeklinde vardır. Örneğin "merivek /merdimêk" gibi. Ama Zazakîde "yew merdim" şeklinde de söylenir. Yine Kurmancîde "merivekî/a din" tabiri Zazakîde "merdimêko/a bîn/e" şeklinde söylendiği gibi "yewna merdim" ve "merdimêna" şeklinde de oluyor.
Yine basit fiillerin kullanımı açısından da Zazakî daha kullanışlıdır. Örneğin "Bu su içiliyor mu?" şeklindeki ifade Kurmancî Kürtçesinde "Ev av tê vexwarin?" şeklindedir. Yani yüklem ancak birleşik fiil şekliyle oluyor. Zazakîde hem Kurmancî gibi "Ena awe yena werî?" şeklinde olurken, başka bir imkan olarak "Ena awe werîyena" şeklinde yardımcı fiile ihtiyaç duymadan, sadece basit fiil ile de söyleniyor.
Başka birçok imkan açısından da Zazakî Kurmancîden daha kapsamlıdır aslında ama kullanım tecrübesi, yaygınlığı ve alanı açısından Zazakînin imkanları daha dardır. Kurmancî Kürtçesi ile bin yıldır eğitim yapılıyor, yine Kurmanc Kürtleri genel Kürt nüfusunun yüzde 60 kadarını oluştururken Zazakî Kürtçesini konuşanlar genel Kürt nüfusu içerisinde yüzde 8-10 kadardır.
Ama dilin sistemsel yapısı açısından Kurmancî ve Zazakî Kürtçeleri birbirlerine çok yakındır. Gerek Kürtçenin temel karakteristik yapısı olan yarı-ergatif özelliği ve buna bağlı olarak ikilik durumu, yine sözcüklerin eril dişil ve çoğulu özelliği açısından her iki lehçe aynı özelliklere sahipler. Gramer ve sentaks açısından da aynı özellikteler. Diyelim ki tıpkı Kurmancî gibi Zazakîde de sentaks gramerin kesin bir kuralıdır. Örneğin "Ez bena doktore: Ez dibim doktor" cümlesi "Doktor oluyorum" anlamındayken "Ez doktore bena: Ez doktorê dibim" cümlesi "Doktoru götürüyorum" anlamındadır.
Zazakînin, kadim Kürtçenin özelliklerini kendinde korumuş olması durumunun açıklanması aslında mümkündür. Toplumsal Kürt gruplarından Kurmancların çok eskiden beri, buralarda, Kürdistan'ın kuzeyindeki topraklarda yaşadığını biliyoruz. Ama Kırdlerin yani Zazakî konuşan grubun, dini nedenlerden, çatışmalardan kaynaklı olarak dokuzuncu yüzyılın ikinci çeyreğinden başlayarak orta Kürdistan'dan yukarılara doğru, kuzeydeki dağlara çekildiklerini düşünüyorum. Dolayısıyla Zazakî, farklı dillerin etkisinden uzak bir şekilde, Zewazan bölgesinde, yani yaylaklarda izole bir şekilde yaşayarak kadim Kürtçenin dilsel özelliklerini olduğu gibi koruma şansına sahip olmuşlar diyebilirim.
Farklı dillerin etkisinden söz ederken, belki Dêrsim'in kimi bölgelerinde özellikle ses değişiminde ve telaffuzda belki az bir şekilde Ermenicenin etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Ama sistemsel özellikler açısından Kürtçenin karakteristik kuralları olduğu gibi Zazakî lehçesinde korunmuştur.
Kürtçe lehçeleri üzerine yapılan karşılaştırmalı çalışmalar, özellikle dilin temel karakteristik özellikleri açısından yapılan çalışmalar çok azdır. Öte yandan, şimdiye kadar yapılan tasnifler de, çoğu kasıtlı bir şekilde sadece kimi izole sözcükler karşılaştırılarak iddialar öne sürüldü. Oysa dildeki birçok sözcüğün asıl kökeni bile tespit etmek çok zordur. Esas olarak diller sözcüklerle değil sistemleriyle dil olurlar. Dolayısıyla Kürt lehçeleri temel karakteristik özellikler açısında karşılaştırılmalıdır.
Şu an Zazakî lehçesini koruma, yaşatma ve geliştirme çabası, bu lehçede edebiyatın üretilmesi Kürt ediplerinin, Kürt dil aktivistlerinin omuzlarındadır. Zazakînin yaşamı elbette tehlike altındadır ama kurtulma ve yaşama şansını kaybetmiş değildir henüz.
Dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
____________________________
kerge (m): tavuk
kerge (n): bağ bozumu zamanında içinde üzümün sıkıldığı taştan yapılmış kurna/havuz