Beşikçi'nin Dersim Toplantısı Üzerine
Öyle sanıyoruz ki İsmail Beşikçi’nin 27 Temmuz 2013 günü Dersim’deki bir toplantıda yaptığı konuşmanın ardından meydana gelen tartışmalar, ilgili kamuoyunun dikkatini yeterince çekmiştir. Dr. Beşikçi, bahsi geçen toplantıda Dersim halkının dili, kültürü, tarihi ve 1938 soykırımının nedenleri ile ilgili olarak herkesçe bilinen görüşlerini dile getirirken, Almanya Dersim Dernek Federasyonu’nun (DDF) eski yöneticilerinin de aralarında bulunduğu bazı kimselerin itirazlarıyla karşılaşmış, Dersim halkının Kürt olmadığı ve 1938’de soykırımının da bir Kürt soykırımı olmadığı yönünde görüşler ileri sürülmüştü. Buna karşılık izleyiciler arasından birçok kişi bu çevrelerin tezlerini eleştirmiş, belgelerle bunların temelsizliğini ortaya koymuşlardı.
Böyle bir toplantıda farklı görüşlerin dile getirilmesi doğal iken bahsini ettiğimiz çevreden bazı kişiler, sözüm ona eleştiride bulunma adına, Beşikçi’ye karşı saygısızlık düzeyinde sözler sarf etmiş ve bu da kitlenin haklı tepkisine neden olmuştu.
O toplantıda hazır bulunup görüşlerini dile getirenlerden biri de kamuoyunun yakından tanıdığı yazar Munzur Çem’di. Ne var ki sonraki günlerde aynı nedenle ona karşı, DDF’e yakınlığı ile bilinen bir internet sitesinin başını çektiği bir karalama kampanyası başlatıldı.
İsmail Beşikçi’nin kişiliği, mücadelesi, düşüncelerini savunmada gösterdiği kararlılık ile bu uğurda ödediği bedeller konusunda fazla şey söylemeye gerek yok sanıyoruz. Kamuoyu, onu yakından tanıyor. Yine Beşikçi’nin Dersim halkının acıları ve mücadelesi ile ilgili yıllardır dile getirdiği doğrular konusunda da durum farklı değil.
Munzur Çem’e gelince; o da on yıllardır, en başta da kalemiyle halkımızın özgürlük mücadelesine katkı sunmaya çalışanlardan biridir. Yazarın özellikle de Dersim halkının dili, kimliği, dini inancı dahil kültürü ve mücadelesi ile ilgili çabaları, her yurtsever insanımız için sevindirici olmaktan öte gurur vericidir.
Hal böyle iken bahsini ettiğimiz çevrelerin, her iki yazara karşı kullandıkları saygısızca üslup, yalan ve iftiraya dayalı menfi propaganda, sadece politik yönden kabul edilemez bir durum değil, ahlaki açıdan da bir tükenişin göstergesidir. Bu tür yöntemleri reddediyor, şiddetle kınıyoruz.
Beri taraftan, Dersim halkının Kürt olan kimliği hiç bir tereddüde yer vermeyecek ölçüde açıktır. Bu halk yüz yıllardır kendisini Kürt, dilini ise Kürtçe diye nitelendiriyor. Üstelik sadece bununla da kalmayarak bu değerlerini koruma mücadelesi veriyor, bu yönde çok ağır bedeller ödüyor. Dersim yüz yıllarca resmi belgelerde bile Kürdistan olarak yer aldı. 20. yüzyılda bu yörenin halkına, soykırım dahil zulmün her türlüsünü yapanlar bile çoğu kez bu gerçeği inkar edemediler.
Bu gün hala da devlet eliyle sürdürülmekte olan gemi azıya almış asimilasyon politikasının tahribatları ortada iken, bahsi geçen çevreler, “Dersimlilerin Kürt, Kırmanccanın da Kürtçe olmadığını kanıtlamak” gibi boş bir hayalin peşinde ömür tüketiyor, Kürt yurtseverleri ile halkımızın dostlarına karşı ölçüsüz davranıyorlar.
Dersim halkımız başta olmak üzere bütün yurtsever, ilerici ve demokratik kesimleri bu konuda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Dersim halkının kendi öz değerlerine sahip olarak özgürce yaşaması, onun Kürt yurtseverleri, tüm ilerici ve demokrat çevrelerle çaba harcamasıyla mümkün olabilir.