Çokdilli Eğitimin En Verimli Şekilde Uygulanabilmesi için Somut Öneriler
Birçok değişik bölgede, gerek eğitim bakanlıkları ve kuruluşlarıyla gerekse azınlık gruplarıyla çalışarak anadili temelli çokdilli eğitim modelleri geliştiren, bu modellerin uygulanması için hem akademik hem de uygulamalı çalışmalar yürüten Carol Benson, farklı deneyimlerinden yola çıkarak çokdilli eğitimin en verimli şekilde uygulanabilmesi için bazı somut önerilerde bulunmaktadır. Tüm bu öneriler Carol Benson’un değişik ülke ve dillerde kırk beş yılı aşan araştırma ve deneyimlerinin sonuçlarına dayanarak geliştirdiği çeşitli öğretim modellerini kapsar.
Öneri 1: Anadili, eğitimin en az ilk sekiz yılında temel öğretim dili olmalıdır. Tüm yerli ve azınlık çocukları eğitimlerinin ilk sekiz yılında, anadillerinde (eğer çiftdilli iseler her ikisinde de) parasız olarak devlet okullarında öğretim görmelidir. 8. sınıftan sonra çocukların anadilleri eğitimin temel aracı olmasa bile, sınıflarda en azından sözel dil olarak kullanılmaya devam edilmeli ve ayrıca dil dersi olarak tüm eğitim süresince öğretilmelidir.
Öneri 2: Anadilinden farklıysa bölgesel dil veya ulusal dil kapsamlı bir biçimde dil dersi şeklinde öğretilmelidir. Yerli veya azınlık gruplarına mensup çocuklar, anadilleri dışında yaygın olan bölgesel dili veya ulusal dili ikinci bir dil olarak ya da yabancı dil dersi şeklinde deneyimli çiftdilli öğretmenlerin öncülüğünde 1. veya 2. sınıftan itibaren öğrenmeye başlamalıdır. Ayrıca tüm eğitim süreci boyunca müfredat dersi olarak öğrenilmesine devam edilmelidir. Bu dil veya dillerin öğretiminde kullanılan malzeme ve yöntemler de buna uygun olarak, yani ikinci dil ya da yabancı dil olarak öğretilecek şekilde hazırlanmalıdır.
Öneri 3: Anadilinden yaygın bölgesel dile veya ulusal dile geçiş aşağıdaki şekillerde olmalıdır: Bazı müfredat dersleri bölgesel veya ulusal dilde verilebilir ancak bu ilk yıllarda değil, eğitimin ilerleyen aşamalarında ve ancak deneyimli öğretmenlerin gözetiminde yapılmalıdır. Eğer gerekliyse beden eğitimi, müzik, resim gibi fiziksel hareketlere ve akademik içeriğe sahip olmayan dersler daha erken sınıflarda ikinci veya üçüncü dillerde öğretilmeye başlanabilir, fakat zihinsel ve dilsel olarak yoğun dikkat ve birikim gerektiren matematik, tarih gibi dersler en azından 7. sınıfa kadar, eğer mümkünse daha ilerideki sınıflarda bile çocuğun anadilinde verilmelidir.
Öneri 4: İlave diller, dil dersi şeklinde öğretilmelidir. Yerli ve azınlık gruplara mensup çocuklar, anadilleri ile bölgesel ve ulusal diller dışında İngilizce, İspanyolca, Fransızca, Rusça ve Hintçe gibi uluslararası kullanımı olan dilleri de müfredat dersleri olarak öğrenebilmelidir.
Öneri 5: Çevreye ve bağlama uygun kültürel içerik ve yöntemler kullanılmalıdır. Çocukların anadillerini eğitim dili olarak kullanmak tek başına yeterli olmaz. Kültürlerine uygun içerik ve öğretim yöntemleri en azından iki şartı yerine getirebilmelidir. Öncelikle, kullanılacakları çevreye ve bağlama uygun ve uygulanabilir olmalı, diğer bir deyişle söz konusu grupların geleneklerine, bilgi birikimlerine, değerlerine, tarih ve kimliklerine, sözlü veya yazılı kültürlerine saygılı olmanın yanı sıra bu programlardan faydalanacak gruplarca kabul edilebilir olmalıdır. İkincisi, müfredat içeriği ve izlenilecek öğretim yöntemleri çocukların ve topluluğun tecrübe ve bilgilerinden hareketle, öğrencileri pratik gündelik düşünme alışkanlıklarından alarak bilimsel ve soyut düşünmeye doğru aşamalı olarak götürmeyi hedeflemelidir. Bir başka şekilde ifade etmek gerekirse, literatürde sıklıkla değinilen gündelik etkileşimleri gerçekleştirmek için kullanılan dil yeterliliği (BICS)[1] ve akademik konuları anlamak ve anlatmak için kullandığımız bilişsel-akademik dil yeterliliği (CALP)[2] biçimlerinin her ikisi de hesaba katılmalıdır.
Öneri 6: Deneyimli çift veya çokdilli öğretmenlere ihtiyaç vardır. Hiç şüphesiz öğretmenlerin çok iyi yetişmiş olmaları önemlidir, ancak daha da önemlisi öğretmenlerin en azından ikidilli olmaları hayatidir. Tekdilli bir öğretmen, özellikle de çocuğun anadilini bilmeyen biri, dilleri karşılaştıramaz ve öğrencilerin neleri ayrı ayrı veya karşılaştırmalı bir şekilde öğrenebileceğini bilemez. Ayrıca tekdilli öğretmenler, öğrencilerin çokdillilikten kaynaklanan metadilsel farkındalık[3] gibi avantajlarını kullanabilmelerinin yolunu açamazlar. Üstelik tekdilli bir öğretmen, çokdilli olarak yetiştirilmeye çalışılan öğrenciler için uygun bir rol modeli olamaz.
Öneri 7: Yerli ve azınlık ana babalar, halklar ve eğitim görevlileri araştırma sonuçlarına dayalı bilgi ve eğitim tercihlerine gerektiğince vakıf olmalıdır. Sağlıklı eğitim modellerinin savunulması önemlidir. Eğer ana babalar, çocuklarının ne tür bir eğitim alacakları konusunda tercih yapma hakkına sahiplerse, çokdilli eğitim yöntemleri ve süreçleri hakkında ve farklı seçeneklerin (ki, bu seçeneklerin sunulması çok önemlidir) ve seçimlerinin uzun vadeli sonuçları hakkında sağlam ve güvenilir araştırmalara dayalı yeterli bilgiye sahip olmalıdırlar. Aynı zamanda eğitim görevlileri de bu bilgilere sahip olmalıdır – oysa maalesef günümüzde eğitim ile ilgili kararların çoğu bu konularda yeterince yetkin olmayan yetkililer tarafından verilmektedir. Bu nedenle sağlam modellerin savunuculuğu ve sahiplenilmesinin araştırmalara dayalı bilgi ile yapılması önemlidir.
Öneri 8: Daha nitelikli eğitime ulaşabilmek için okul ve toplumda yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi gerekir. Bu, aynı zamanda var olan düzenlerin insanlığa nasıl zarar verdiğini de kapsamalıdır. Okullar toplumların aynasıdır. Toplumdaki yapısal eşitsizlikler hem okullara yansır, hem de okullardan yayılarak yeniden üretilmelerine neden olur. Yerli halklar ve çok sayıdaki azınlık grubu toplumsal hiyerarşilerin en dibinde yer alır. Yapısal değişiklerin her düzeyde hayata geçirilmesi gerekir. İktidar sahipleri var olan düzenin sadece yerli ve azınlık gruplarını değil, aynı zamanda tüm dünyadaki ekonomik, eğitsel ve toplumsal tüketim biçimlerini olumsuz anlamda etkilediğini dikkate almak zorundadır. Dilsel farklılıkların giderek azalıp kaybolmasında okulların yadsınamaz payının yanı sıra, hâlihazırdaki düzenler biyolojik çeşitliliğin kaybolmasının önüne nasıl geçilebileceği ile ilgili bilgiyi de yok etmekte, gezegendeki hayatın sürdürülebilmesinin koşulları ciddi şekilde kötüleştirilmektedir.
Prof. Dr. Carol Benson
Stockholm Üniversitesi, Öğrenme ve Öğretme Merkezi
[1] BICS (Basic Interpersonal Communication Skills): Kişilerarası Temel İletişim Becerileri
[2] CALP (Cognitive Academic Language Skills): Bilişsel Akademik Dil Becerileri
[3] Metadilsel farkındalık, kişinin dil hakkında soyut düşünebilmesini açıklayan bir kavramdır..
_________
Not: Bu makale Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü DİSA tarafından hazırlanan "Önce Anadili" broşürleri dizisinde yayınlanmıştır