zazaki.net
24 Teşrîne 2024 Yewşeme
Girdîya Karakteran : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
13 Hezîrane 2013 Panşeme 19:58

Sámi Dilleri ve İskandinav Ülkelerinde Sámi Dillerinde Eğitim

Ulla Aikio-Puoskari

 

Sámiler Norveç, İsveç, Finlandiya ve Rusya olmak üzere dört ülkenin sınırları içinde kalan yerli bir topluluktur. Sámi nüfusun toplam 100 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bunlardan yaklaşık 60.bini Norveç’te, 20 bini İsveç’te, 9 bini Finlandiya’da ve  2 bini Rusya sınırları içerisindedir. Sámiler yoğunlukla bu ülkelerin kuzey kesimlerinde yaşamaktadır. Bu halk aynı dil ailesinden çeşitli dilleri konuşmakta ve kendilerine has kültürleriyle komşu halklardan ayrılmaktadır. Günümüzde üç İskandinav ülkesinde, on Sámi dilinden beşinde eğitim yapılmakta ve Sámi dilleri bazı okullarda öğretilmektedir. Sámi dillerinden biri olan Kildin Sámi ise Rusya’da ancak belli bir seviyeye kadar öğretilmektedir.

Kısaca Sámi topluluklarının dilsel serüveninden bahsetmek gerekirse, 19. yüzyılın ortalarından 20. yüzyılın ortalarına kadar Sámiler bilinçli ve bazen ciddi şiddet içeren asimilasyon politikalarına maruz kaldılar. Sámi kültürü ve dilleri yüzyıllarca hor görülüp, ilkel olarak değerlendirilmiş, modern hayatta tutunamayacağı ve sonuçta yok olacağı düşünülmüştür. Bu tür yaklaşımlara rağmen, Sámi kültürü ve dilleri ayakta kalmıştır. Şimdilerde bir yandan kültür ve dil değişimi yaşanırken öte yandan da dili canlandırma ve koruma mücadelesi devam etmektedir. Okullar bu süreçte, Sámi dillerinin yeni kuşaklarca öğrenilmesi açısından verilen mücadelede büyük rol oynamaktadır.

Altmış yılı aşkın bir süre içinde Sámi toplumu ve kültürü büyük değişikliklere uğramıştır. Bu değişiklikler zihniyet, malzeme ve sosyal boyutlar çerçevesindedir. Değişiklikler aynı zamanda dillere atfedilen önemi de artırmış, Sámi toplumunun politik duruşunu güçlendirmiştir. Bu en başta Sámi dillerini, kültürünü ve geleneksel yaşam tarzını korumaya ve güçlendirmeye yaramış ve bunların yeni kuşaklara aktarımını sağlamıştır. Sámi topraklarının değişik devletler tarafından paylaşılmış olması yüzünden, Sámiler’in mücadelelerinde tek ve ortak bir strateji takip ettikleri söylenemez. Ancak dört farklı devletin politik, idari ve kültürel sistemlerine tabi olan Sámiler, kimi zaman örgütlü ortak dayanışma ve işbirliği stratejileriyle haklarını savunmaktalar.

Sámi bölgesinde uygulanan eğitim modellerinden ilköğretim, ortaöğretim, meslek eğitimi, kolejler ve üniversitelerde Sámi dilinin, tarihinin ve kültürel özelliklerinin yeni kuşaklara aktarımı hedeflenmiştir. Uzun yıllar Sámi bölgesinde, Sámi dillerinde eğitim yapılmazken, özellikle 1970’ten sonra Norveç, İsveç ve Finlandiya’da Sámilerin eğitiminde kendi anadilleri kullanılmaya başlanmıştır. Ancak daha önceki yıllarda da çeşitli gelgitler yaşanmıştır. Bu üç İskandinavya ülkesinin Sámilerle ilgili dil politikalarını biraz daha ayrıntılı ele alalım.

İsveç

İsveç’te Sámi eğitiminde üç farklı model uygulanmaktadır. Bunlardan ilki, kuzeydeki altı ufak özel Sámi okullarıdır. İkincisi, anadilinin ders olarak öğretildiği modeldir. Üçüncü model de Sámi dilinin, Sámi olmayan okullarda öğretilmesidir.

Rengeyiği yetiştiren Sámilerin bulunduğu bölgelerde bulunan özel Sámi okulları bütün Sámi çocuklarına açıktır. Eğitim yasasına göre, Sámi çocukları zorunlu eğitimlerini devlet okullarının bir parçası olan Sámi okullarında alabilir. Sámi okulları devlet tarafından yürütülmekte ve İsveç Sámi Meclisi tarafından görevlendirilmiş Sámi okul yönetimi aracılığıyla idare edilmektedir. Sámi okullarında eğitim dili Sámi dillerinde ve İsveççe yapılmaktadır. Müfredata göre ise, Sámi okullarına giden her öğrenci Sámi kültürel mirası hakkında bilgi sahibi olur ve Sámi dilinde konuşma, yazma ve okuma becerilerini geliştirir. Sámi okul yönetimi, Sámi okullarıyla bağlantılı olarak aynı zamanda altı yaş grubunun okul öncesi eğitiminden de sorumludur. Hatta günümüzde artık Sámi okullarına bağlı anaokullarında Sámi dilinde oyunlar ve etkinlikler yapılmaktadır. İsveç’teki Sámi okulları sadece % 5-10 Sámi çocuğuyla sınırlı kalmayıp sayıları artırılabilirse, gelecekte Sámiler için büyük yarar sağlayabilir.

Anadili öğretiminin yapıldığı modelde ise, müfredat konuları başka bir dilde yapılsa da Sámi dilleri zorunlu dil dersi olarak öğretilmektedir. 1976 yılına kadar bu eğitim modelinde kullanılan Sámi dilleri “ev dilleri” olarak adlandırılıyordu. Ancak bu modelde bazı sıkıntıların yaşandığı söylenebilir. Zira yasalara göre, bir öğrenci Sámi dilinde anadil dersi almak istiyorsa bu dilde belli bir yeterliliğinin olması gerekiyor. Yani kendi dilini konuşamayan Sámi çocuklarının bu dersi almaya hakkı yok. Yine yasalara göre, belediye Sámi dilinde eğitim verecek yeterlikte bir öğretmen varsa sınıf açabiliyor. Bu gibi şartlar yüzünden bu model öğrenci sayısının artmasına engel olmaktadır.

Üçüncü tür Sámi eğitimine ise “bütünsel Sámi eğitimi” denilmektedir. Bunun nedeni Sámi dillerinin ve kültürünün, Sámi temelli olmayan ve esas olarak bulunduğu ülkedeki zorunlu eğitimin bir parçası olarak görülmesidir. Bu model, İsveç’te uygulanmakta, Sámi topluluklarının olduğu diğer devletlerde uygulanmamaktadır. Birçok öğrenci için bütünleşik Sámi eğitimi, ilköğretime anadili dışında bir dilde başlayıp 7. sınıftan 9. sınıfa kadar eğitime Sámi okullarında devam etmek demektir. Ancak yine de bu öğrencilerin eğitimlerinin büyük bir kısmı İsveççe verilmektedir. Ayrıca Sámi okul yönetimi bütün öğrencilere maddi destek sağlamadığı için her öğrenci bütünleşik Sámi eğitimine katılmak istese de bundan faydalanamayabilmektedir.

İsveç’teki bu üç tür Sámi eğitim programından gerçekte Sámi öğrencilerin sadece %20 kadarı faydalanabilmektedir. Ne yazık ki Sámi eğitimi ile ilgili düzenlemeler 1970’li yıllardan beri pek değişmemiş ve öğrenci oranlarında da önemli bir fark olmamıştır. Ancak yine de Sámi dilinde yapılan eğitime talep 1990’lardan itibaren artış göstermiştir. Bu artışta etnik olarak Sámi olmasına rağmen İsveççe konuşan öğrencilere verilen dili canlandırma eğitimi teşvik edici olmuştur.

Norveç

Norveç’in Sámi dilinde eğitim konusunda en demokratik yaklaşıma sahip olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ancak bu duruma gelinceye kadar ağır baskıcı tarihi dönemlerden geçilmiştir. 19. yüzyılın ortalarında asimilasyonu hedefleyen bir eğitim politikası güden Norveç, bu tutumunu yüz yıl kadar sürdürmüştür. Sámi dilinin konuşulması ve Sámi dilinde şarkı söylemek yıllarca yasaklanmış ve Sámi çocuklar okullarda çeşitli ayrımcılıklara maruz kalmıştır. Ne var ki, özellikle 1970’li ve 80’li yıllarda Sámi bölgesindeki Alta Nehri üzerine kurulmak istenen hidro-elektrik santraline karşı örgütlü protesto eylemleri Sámiler için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. Zira bu eylemler sayesinde Sámiler hem nehrin üzerine kurulmaya çalışılan barajı engelleyebildi, hem de Norveç’teki öteki muhalif hareketlerle dayanışma örgütleyerek Sámi dilinde eğitim konusunda önemli kazanımlar elde edebildi. 1950’lerde başlayan Sámi muhalefeti bu olaylardan sağladığı güçle ve bugüne kadar devam eden uzlaşmalarla çeşitli politik, kültürel ve idari kazanımlar elde etti. Bunlardan en önemlileri, Sámi Üniversitesi, Sámi Araştırma Enstitüsü, Sámi Meclisleri ve Sámi Parlamenter Konseyi gibi kurumların kurulması ve bu kurumların Sámilerin yararına çalışması oldu.

1960’larda başlayan “kapsamlı okul” dönemiyle birlikte Sámi dillerini, kültürünü ve Sámi dilinde eğitimi kapsayan çok sayıda reform yapıldı. Bu sebeple, Sámi dilinin eğitim ve politik konumu hızla gelişti. İsveç ve Finlandiya yasalarının aksine, Norveç, eğitim yasalarıyla Sámi dili için açık ve net haklar uygulanmaya başladı. Sámi eğitimi Norveç okullarının bulunduğu her yerde sağlandı. Son olarak 1998 yılında çıkarılan bir yasa ile on yıllık kesintisiz eğitim sistemi kabul edilmiş, okula başlama yaşı da altıya indirilmiştir (İsveç ve Finlandiya da kesintisiz eğitim sistemi dokuz yıldır ve eğitim yedi yaşında başlar). Bugünkü durumuyla Norveç’teki yasalar tüm Sámi öğrencilere zorunlu eğitimlerini anadillerinde alma hakkını sağlar. Yasaya göre, Sámi bölgesinde kesintisiz eğitim sürecinde tüm öğrenciler (Sámi olmayanlar da dâhil) Sámi dilinde öğrenim görebilir ve müfredat derslerini Sámi dilinde öğrenebilir.

Finlandiya

Finlandiya’daki Sámi eğitimi, merkezi olan eğitim sistemi içine dâhil edilmiştir. 1970’li yıllardan bu yana okullarda Sámi öğretimi ve Sámi dilinde eğitimin yapılabilmesi için çeşitli yol ve yöntemler denenmiştir. Son olarak 1998 yılında eğitimle ilgili yeni yasalar yürürlüğe girdi. Bu yasalarla birlikte, Finlandiya genelinde Sámi eğitimini de düzenleyen dokuz yıllık kesintisiz eğitim sistemine geçildi. Buna göre tüm okullarda eğitim dili ve ders dışı etkinliklerde Fince ya da İsveççe kullanılması öngörülmüştür. Ancak Sámi bölgesinde Sámi dilinde ve bazı yerleşim bölgelerinde de Romence ya da işaret dilinde eğitim imkânı bulunmaktadır. Ancak Sámi bölgesinde yürütülen eğitimden faydalanabilmek için Sámi olma şartı aranır. Ayrıca Sámi dilinin eğitim dili olmadığı okullarda bu dil, seçmeli ders (ikinci yabancı dil) olarak zorunlu eğitimin ilk yıllarında veya isteğe bağlı olarak 7. ve 9. sınıflarda alınabilir. Hangi dilin seçmeli olarak verileceği okul yönetimince belirlenir.

Yasalarda Sámi diliyle ilgili olarak Sámi bölgesinin dışındaki eğitimle ilgili hiçbir açıklamaya yer verilmemiştir. Sámi bölgesinde, Sámi eğitimi özel bütçe düzenlemesi kapsamında bulunmakta ve bölgedeki okullarda Sámi eğitimini desteklemektedir. Okullar Sámi eğitimine önem verdikçe, devlet tarafından ayrılan bütçe de artmaktadır. Ne yazık ki, Sámi dilinde eğitim konusunda Finlandiya’da halen kimi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Sámi Parlamentosu’na göre, Sámi nüfusunun %60’ı ve on yaş altı Sámi çocukların %70’i Sámi bölgesinin dışında yaşamaktadır. Dolayısıyla bu çocuklar, kendi anadillerinde eğitim alamamakta, bunun yerine kendi dillerini göçmen dili kapsamında haftada yalnızca 2,5 saatlik derslerle öğrenebilmektedir. Bu bakımdan, Finlandiya, tıpkı İsveç gibi, eğitim politikalarında kendi bölgeleri dışında yaşayan yerli halkları göçmen statüsünde kabul etmektedir.

Sonuç olarak, Sámi toplulukları, Avrupa’daki birçok azınlık grupla karşılaştırıldığında bugün daha iyi eğitim ve dillerini geliştirme şansına sahiptir. Ancak bu Sámi dillerinde eğitim etkinliklerinin sorunsuz olduğu ve her şeyin Sámi topluluklarının istediği gibi yürüdüğü anlamına gelmemektedir. Sámi toplulukları, topraklarını denetimleri altında tutan devletlerle uzun süreli iktidar mücadelelerine girişmiş, yıllar sonra kimi kazanımlar elde edebilmiştir. Bu sayede Sámi dillerinin hızlıca kaybolmasının ve kültürünün yok olmasının önüne geçilmiştir. Öte yandan Sámi bölgeleri dışında, özellikle Finlandiya ve İsveç’te yaşayan Sámiler, kalıcı bir yasal statüye sahip değiller ve sadece göçmen haklarından yararlanmalarına izin verilmekte. Dolayısıyla belli bir dilde eğitim hakkının tanınması herhangi bir coğrafi bölgeyle sınırlandırıldığında, aynı topluluktan olan ancak söz konusu bölgenin dışında yaşayan insanlar açısından ciddi sıkıntılara sebep olmaktadır.. Bu nedenle, Sámi örneği anadilinin eğitimde kullanılması yönündeki gelişmelerde söz konusu hakkın belli bir coğrafya ile sınırlandırılmaması gerektiğini, aksine bu dilin konuşulduğu her yerde bu haklardan yararlanılabilecek uygun zeminin hazırlanması gerektiğini açıkça göstermektedir.

Ulla Aikio-Puoskari

Not: Bu yazı “The Ethnic Revival, Language and Education of the Sámi, an Indigenous People, in Three Nordic Countries (Finland, Norway and Sweden)” isimli makaleden kısaltılarak alınmıştır. Dolayısıyla yazıda kullanılan cümleler orijinal metnin birebir çevirileri değildir. Makale, Tove Skutnabb-Kangas, Robert Philipson, Ajit K. Mohanty ve Minati Panda’nın editörlüğünde yayınlanan Social Justice Through Multilingual Education isimli kitapta basılmıştır.

_________

Not: Bu makale Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü DİSA tarafından hazırlanan "Önce Anadili" broşürleri dizisinde yayınlanmıştır

Na xebere 5298 rey wanîyaya
No nuşte hema şîrove nêbîyo.