“Yerli Halklar” Tanımı Üzerine
Birleşmiş Milletler’in “Yerli Halklar” tanımı ve statüsü üzerine Prof. Mehmed S. Kaya ile yaptığımız röportajı aşağıda sunuyoruz.
*
Roşan Lezgîn: Hocam, tesadüfen facebookta bir mesajınızı gördüm. Kısaca BM’nin Yerli Halklar programından söz ediyordunuz. BM’nin “Yerli Halk” tanımı nedir?
Mehmed S. Kaya: Birleşmiş Milletler’in (BM) Yerli Halklar tanımı şöyle: Başka halkın veya devletlerin işgaline uğramadan önce belli coğrafyada yerleşmiş veya o coğrafyada yaşamış, yaşadıkları topraklar başka devletler tarafından ilhak edilmiş ama geleneksel değerlerini, sosyal, kültürel veya siyasal yaşam şekillerini ve geleneksel kurumlarını tam veya kısmen koruyabilmiş topluluklara Yerli Halk denilir. Bunlara eski ya da orijinal halk da denilir.
Bu Yerli Halkları diğer (egemen) güçlerden (halklardan) ayıran çeşîtlî faktörlerdir. Kürdlerin konumu bu tanıma gayet uygundur, çünkü halkımız dört yabancı devletin işgaline uğramadan önce de bugünkü coğrafyada yaşıyordu ve halen de aynı (Kürd) cografyasında yaşamakta. Topraklarımız yabancı devletler tarafından önce işgal sonra ilhak edilmiş, yani devletler zor kullanarak Kürd bölgelerini kendi devletlerine dahil etmişler. Tabii Kürdlere sormadan. İşgalden sonra da Kürdler kendi kültürünü, geleneklerini, değerlerini, kültürel kimliğini ve geleneksel kurumlarını kısmen de olsa koruyabilmiş durumdalar. Örneğin kız kaçırma, adam öldürme ve benzeri sorunların çözümü için Kürdler, Türk yargısına başvurmuyorlar. Bu gibi olayların çözümü için halen Kürdlerin iç hukuku işletiliyor. Yani şeyh, Ağa ve dini şahsiyetler/otoriteler davalara arabuluculuk yolu ile çözüm buluyorlar. Bu davaların çözümü Türk yargısında aranmıyor, çünkü yargıya gidenler aşağılanıyor, bazıları dayak ve işkenceye de tabi tutuluyor, hatta rüşvet vermek zorunda kalıyorlar. En önemlisi de Türk yargısında önerilen çözüm doğal görülmüyor Kürdler tarafından, çünkü o tür çözümler kendi (Kürdlerin) kültür mantığına dayanmıyor veya uymuyor.
Yerli Halkların tanımı, çeşitli halkların endüstrileşmiş ekonomi ve devletleşmiş siyasi yapıların dışında kalmış halkların örgütlemesine de dayandırılıyor. Ama aynı zamanda bir devletin siyasi sınırları içinde yaşıyorlar. Bu gibi topluluklar öz (orijinal) halk görülüyor ama toprakları yabancı güçler tarafından işgal edilmiş ve sömürgeleştirilmişler. Endüstri toplumdan etkilenmeme kriteri de halen Kürdler için geçerli. Kürd nüfusun büyük bir kısmı henüz endüstri toplumundan etkilenmiş değil.
Yerli Halklar bugünkü dünyamızda en savunmasız ve dezavantajlı gruplar sayılır Birleşmiş Milletler tarafından. Kurd nufusun buyuk bir kismi Yerli Halk olarak tanimlanabilir cunku Kurdlerin buyuk bir kesimi henuz endustri toplumundan etkilenmis degil. BM Yerli Halklar tanimlamasi da bu kritere dayandiriyor, yani endustri toplumundan etkilenmemis toplumlar Yerli Halk statusune sahiptirler. BM Kürtleri Yerli Halklar kategorisine dahil etmesi cok olumlu goruyorumKurd nufusun buyuk bir kismi Yerli Halk olarak tanimlanabilir cunku Kurdlerin buyuk bir kesimi henuz endustri toplumundan etkilenmis degil. BM Yerli Halklar tanimlamasi da bu kritere dayandiriyor, yani endustri toplumundan etkilenmemis toplumlar Yerli Halk statusune sahiptirler. BM Kürtleri Yerli Halklar kategorisine dahil etmesi cok olumlu goruyorum
Roşan Lezgîn: Yerli Halklar kimlerdir?
Mehmed S. Kaya: Yerli Halklar, dünya nüfusunun yaklaşık % 5’ini oluşturuyor, yani dünyada 360 milyon insan Yerli Halk sayılıyor ve bunlar 70 farklı ülkede yaşıyorlar. Eskimolar, Kızılderililer, Aborjinler, Sami (Latonlar?) en çok tanınmış Yerli Halklar olarak biliniyor. Eskimolar (Inuitter de ifade edilir) Grönland, Alaska, Kanada ve Sibirya’da yaşayan tüm yerli insanlar için kullanılan genel bir terimdir. Eskimo “çiğ et yiyen insanlar” anlamına gelir. Kızılderililer Amerika kıtasında, Aborjinler Avustralya ve Osean okyanus adalarında, Samiler ise Norveç, İsveç, Finlandiya ve Rusya’da yaşıyorlar.
Yerli Halkların tipik özellikleri: Öncelikle yaşadığı ülkenin bir parçası olsa bile geniş toplum içinde hakim nüfus olmamasıdır. Bir başka özellik ise genellikle doğal kaynaklara dayalı farklı bir kültüre sahipler. Bu kültür nüfusun çoğunluğu tarafından ortak sayılır. Bu, her zaman böyle olmasa da Yerli Halkların çoğu yaşadıkları ülkede bir azınlık oluşturmaktadır. Latin Amerika’da Yerli Halkın çeşitli ülkelerde nüfusun önemli çoğunluğunu oluşturmaktadır.
Yerli Halkların hakları hangi ülkede yaşadıklarına bağlıdır. Farklı ülkelerde farklı haklara sahipler. Birçok ülkede azınlık statüsüne sahipler.
Yerli Halkların Dünya Konseyi, World Council of Indigenous People (WCIP), Kanada'da 1975 yılında kurulmuştur. WCIP amaçları Yerli Halkları fiziksel ve kültürel soykırımdan kurtarmak, etnik imha girişimlerini önlemek, ırkçılığa karşı mücadele etmek, Yerli Halkların sosyal, siyasi ve ekonomik haklarını sağlamak. WCIP, 1979’dan bu yana Birleşmiş Milletlerde gözlemci statüsüne sahip. WCIP, son konferansını 1997’da gerçekleştirdi. Örgüt, bu tarihten sonra aktif olamamış, maalesef.
Roşan Lezgîn: Diyelim ki Kürtlerin tüm grupları değil de sadece Zazaca konuşan Kürt toplumsal grubunu, konuştukları lehçenin kaybolmakla yüz yüze olan diller arasında olduğunu da göz önünde bulundurarak, “Yerli Halk” olarak tanımlayabilir miyiz?
Mehmed S. Kaya: Evet, bu soruya cevap vermek çok zor. Güneyde Kürd devleti kurulmuş, kuzeyde ise Kürdçe’nin Zazaca lehçesi kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya. Bu İskandinavya’da yaşayan Samilerin durumuna çok benziyor. Samiler sekiz ayrı lehçe ile konuşuyorlar. Çoğu zaman birbirini anlamazlar. Samiler, 1980’lerde BM tarafından Yerli Halk olarak kabul edilince kendi anadilleri olan Samiceyi bilen hemen hemen kimse kalmamıştı. Samiler, Yerli Halk statüsünü aldıktan sonra Samiceyi yeniden canlandırma süreci başlatıldı. Örneğin, Norveç’in kuzeyinde Samilerin çoğunlukta olduğu beş belediye var. Bu belediyelerde Samice okulda birinci eğitim dilidir. Ayrıca bu belediyelerde çalışabilmek için Samice bilmek bir zorunluluktur. Bugün, o beş belediyede oturan herkes Samiceyi biliyor ve konuşuyor. Samice artık yeniden aile dili, kamu dili, ticaret dili vs. konumuna kavuştu. Norveç Anayasasına da yazıldı: Norveç’de iki asil halk yaşıyor: Norveçler ve Samiler. Kürdçe’nin Zazaca lehçesine öncelik verilebilinir mi bilmiyorum. Araştırmak lazım, çünkü ortada kaybolma tehlikesi var. Bu olağanüstü bir durumdur.
Roşan Lezgîn: “Yerli Halklar” statüsünü elde etmek için neler yapılabilir, müracaat için nasıl bir süreç izlenilmeli?
Mehmed S. Kaya: Öncelikle Yerli Halkların Dünya Konseyine (WCIP) üye olmak gerekir. WCIP, Birleşmiş Milletler’de öneri sunma ve danışmanlık statüsüne sahip. Kürdlerin Yerli Halklar statüsünü elde etmesi ancak WCIP’in katkısı ile sağlanır. WCIP, işlev yapmıyorsa sanırım Kürdler Birleşmiş Milletler’e doğrudan başvurabilirler. Muhakkak bir yolu vardır, araştırmak lazım.
Roşan Lezgîn: BM Yerli Halklar programının yararları nelerdir, neler sağlıyor?
Mehmed S. Kaya: Birleşmiş Milletler’in Kürdleri Yerli Halklar kategorisine dahil etmesini çok olumlu görüyorum. BM Kürtleri Yerli Halklar kategorisine dahil etmesi cok olumlu goruyorumÇoğu Yerli Halklar toplumun genelinden çok büyük baskılara maruz kalmışlar, bilhassa Kürdler. Yerli Halklar büyük ölçüde insan hakları ihlalleri kurbanları olmuşlar. En önemlisi, Birleşmiş Milletlerin Yerli Halklar statüsü Kürdleri bahsettiğim ihlal ve baskılardan kurtarır.
Yerli Halkların hakları şöyle oluştu: BM özel raportörü, Jose Martinez Cobo, 1983’te “Yerli Halklara karşı ayrımcılık” başlıklı bir raporu BM’ye sundu. Bu rapor daha sonra Uluslararası çalışma örgütü International Labour Organization ILO-Konvansiyonu 169 sayılı Sözleşme hükümlerine ve Yerli Halklar konusunda Birleşmiş Milletler beyan temelini oluşturmuştur. Buna göre Yerli Halkların hakkı olması gereken temel noktalar şunlardır: Yerli Halklar, kendi dil ve kültürlerini serbestçe geliştirme ve kendi gelecekleri hakkında karar verme hakkına sahiptir. Yerli Halklar, kültürlerini geliştirmek için kendi tercihlerini yapacaklar. Bu, aynı zamanda siyasi, ekonomik ve sosyal sistemleri geliştirmek hakkını da içerir. Haklar, çevrenin korunması, dil ve kültürel ifade, kendi kaderini tayin ve özerklik hakkı, ulaşılabilir eğitim, arazi, toprak ve kaynaklarını kendi kullanma hakkı, kendilerini etkileyen kararlara katılma hakkı ve yaşam tarzlarını etkileyebilir, geleneksel değerleri koruma hakkı da içerir. ILO-Konvansiyonu aşiretlerin haklarını da garantiliyor.
169 numaralı ILO-Sözleşmesi, sadece Yerli Halkların ve aşiretlerin haklarını kapsıyor. Bu hakların gerçekleşmesi için ulusal hükümet tarafından onaylanması gerekir, böylece hukuki olarak bağlayıcı olur. Birleşmiş Milletlerin Yerli Halklar beyanı diğer BM beyanlarından farklıdır çünkü bu ulusal üstü geçerliliğe sahiptir. (*)
________________
Referanslar:
Study of the Problem of Discrimination Against Indigenous Populations, UNPFIL, 1983.
(*) Röportajın orijinali Kırdce (Zazaca Kürtçesiyle), Newepel, 15 günlük kültürel gazete, Sayı 13, 16-30 Eylül 2011, Sayfa 4 de yayınlanmıştır.