Kürtçe Öğretmenliğine Dair
AKP Hükümeti, son açıkladığı “Demokratikleşme Paketi”yle her ne kadar bazı konularda önemli adımlar attıysa da Kürt sorununu doğrudan muhatap alıp çözecek bir yaklaşıp sergileyemedi ve barış sürecini ilerletici somut bir adım atmadı. Bırakın Kürt halkının anadilde eğitim hakkını tanımayı, kendi projesi olarak okullarda başlattığı seçmeli Kürtçe dersi ve bu dersi vermesi için eğittiği Kürtçe öğretmenleri konusunda bile dürüst bir tavır sergileyememiştir. Öyle ki Hükümet’in kendi Bakanları da onca söz vermelerine rağmen bu konuda en ufak bir gelişme olmamıştır. AKP’nin Kürtçe öğretmenleriyle ilgili süreçte vaat ettikleri, söz verdikleri konular ve bu konuda gösterdiği samimiyetsiz tavrını bu yazımızdan okuyabilirsiniz.
Her şey Haziran 2012’de Başbakan Erdoğan’ın “Yaşayan diller ve lehçeler adı altında Kürtçe seçmeli derslerin verilebileceğini” söylemesiyle çalışmalar başlamıştı. Başbakan Erdoğan’ın bu açıklamaları bölgede büyük bir heyecan yaratmış ve birkaç hafta sonra da Mardin Artuklu Üniversitesi ilan vererek Kürtçe öğretmen yetiştireceğini kamuoyuna duyurmuştu. Kürtçe seçmeli ders ve Kürtçe öğretmenlerinin yetiştirilmesi sürecinde medyaya yansıdığı kadarıyla Artuklu Üniversitesi ile YÖK ve MEB’in çeşitli görüşmeleri olmuştu. Bu görüşmeler neticesinde Artuklu Üniversitesi YÖK ve MEB’ten aldığı şifahi sözler neticesinde verdiği ilanda “Milli Eğitim Bakanlığı’nın önerisi üzerine, Kürtçe Öğretmeni yetiştirmek amacıyla Mardin Artuklu Üniversitesi Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı bünyesinde 2012-2013 öğretim yılında 500 (beş yüz) Tezsiz Yüksek Lisans öğrencisi alınacaktır. Bir yıl süreli bu programdan mezun olacak adaylar Kürtçe öğretmeni olarak atanacaktır” diyordu. İlanda formasyonu olmayanlara formasyonun da verileceği ve Şubat 2013’te de yine 500 kişinin alınacağı yazılıydı. (Bu ilan internet ortamında hâlâ var).
Artuklu Üniversitesi, de sonraki açıklamalarında YÖK’le prensipte bu konularda anlaştığını kendi sayfasında “Üniversitemizin Kürdoloji bölümü, MEB ve YÖK arasında yapılan görüşmeler neticesinde hazırlayacağımız ders kitabını okutmak üzere olabildiğince fazla sayıda öğretmen adayını ‘tezsiz yüksek lisans programına’ almamız ve bunlardan pedagojik formasyonu olmayanlara üniversitemizin eğitim bilimleri bölümünün kadrolu altı öğretim elemanı tarafından formasyon dersleri verilmek üzere prensipte anlaşıldı” sözleriyle belirtmişti. Bu tabloya bakarsak eğer, Artuklu Üniversitesinin MEB ve YÖK’ten cesaret alarak bu kadar cömert davrandığını söyleyebiliriz. Televizyona çıkan MEB ve YÖK yöneticileri, Bakan’lar, herkes Kürtçe seçmeli dersin büyük adım olduğunu dile getiriyor, Artuklu Üniversitesinin çalışmasından bahsediyor ve eğitimlerini tamamlayanların Kürtçe öğretmeni olacaklarını dile getiriyorlardı.
Bunlara ek olarak Eylül 2012’de NTV’de “NTV’ye Sorun” programına katılan MEB müsteşarı Emin Zararsız, bir Kürtçe öğretmen adayının “Benim merak ettiğim bu yeni sistemde Kürtçe öğretmenlerin pozisyonu ne olacak? Kadrolu mu olacaklar yoksa ücretli mi olacaklar?” şeklindeki sorusuna “Biz bu üniversitelerle ve YÖK ile görüşmelerimizi yaptık ve bunun sonucunda lisansüstü bir program oluşturuldu. Onlar henüz daha mezun vermediği için şimdilik mevcut öğretmenlerimizden, özellikle dil öğretmenlerimizden olanların Kürtçe öğretmeni olması için bir programımız yürürlükte. İlanlar yaz ayının başında verildi, müracaatlar yapıldı. Bunun sonucunda mezun olan kişiler, diploma alanlar Kürtçe öğretmeni olarak değerlendirilecek. Ama bu öğretim yılında (2012-2013 eğitim-öğretim yılı) Kürtçe seçmeli dersini seçen kişilere de sözleşmeli statüde de öğretmen tedarikine hazırlıklarımız devam ediyor” şeklinde cevap vererek “sözleşmeli” vurgusunu yapmıştır. Aynı şekilde Başbakan Erdoğan da Şubat 2013’te Mardin’de konuşmuş ve Artuklu Üniversitesi’nde Kürtçe öğretmeni yetiştirilmesini överek “Bu öğrencilerimizden 500′ü, Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı ilköğretim okullarının 5, 6, 7, 8. sınıflarında okutulacak seçmeli Kürtçe dersi için Kürtçe öğretmen adayı olarak eğitim görüyor” demişti.
Bundan cesaret alan Üniversite, başvuran 2528 kişiden 500’ünü Eylül 2012 itibariyle programa kabul ediyor. Derslerin başlaması için 500 sayısının ve formasyonu olmayan 234 kişiye formasyonu verilmesi için YÖK’ten onay beklendiği hafta, birden olumsuz gelişmeler cereyan etti. Oysa YÖK, ta işin başından beri hem ilanın verilmesine hem de öğrencilerin programa alınmasına medya üzerinden şahit olmuştu. YÖK, 2012 Eylül’ünün sonuna doğru kesin kayıtları yapılmasına rağmen 500 kişiden 250 kişinin kaydının silinmesi kararını verdiği gibi Artuklu Üniversitesi’ne formasyonu olmayanlara formasyon verme yetkisi de vermemiştir.
Sonraki süreçte de eski Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 12.12.2012’de Bingöl Üniversitesinde bir konferansta Kürtçe Yüksek lisansı bitirenlerin Kürtçe öğretmeni olarak atanmayacağını, öncelikle bu kişilerin kendi bölümlerine atanacağını ve daha sonra ek ders karşılığı Kürtçe derslere gireceğini dile getirmişti. Diyelim ki Türk Dili Edebiyatı Bölümü’nden mezun biri Kürtçe öğretmeni, tezsiz yüksek lisans yapıyor. Bu kişi, ancak Türk dili edebiyatı öğretmeni olarak atandıktan sonra ek ders karşılığı Kürtçe derslerine girebilecek.
Bütün bu gelgitler arasında Başbakan Erdoğan’ın da çok önemsediğini dile getirdiği ilk Kürtçe öğretmenleri, Kürtçenin birçok alanında aldıkları eğitim ve sonrasında teslim ettikleri tezleriyle 30 Haziran’da yapılan mezuniyet töreniyle mezun oldular. Törene birçok tanınmış yazar, gazeteci ve yurtdışından kişiler katılırken, Başbakan Erdoğan da tebrik mesajı göndermişti. Törende, Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımıcısı ve Yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kadri Yıldırım, açılış konuşmasını yapmış ve Kürtçe öğretmenlerinin beklediği mesajı basın mensuplarının karşısında vermişti. Konuşmasında barış sürecinin önemine değinen Yıldırım, sürecin olumsuz gitmesiyle “Allah korusun aksi takdirde ne Kürdoloji kalıyor ne de Türkoloji! Buna izin verilmemelidir” demiş ve ülkemiz topraklarında ta Ahmedê Xanî’den Bediüzzaman Said-i Nursi’ye kadar Kürtçenin eğitimde verilmesinin toplum üzerindeki yapıcı rolünü anlatmıştı. Devamında “Milli Eğitim Bakanlığı ile geçen yıl yaptığımız protokol gereği iki ayda tamamlamamız istenen 5. sınıf ders kitabını daha iki ay dolmadan üstelik Kurmancî ve Zazakî olmak üzere iki yönlü hazırladık. Bu yıl da yine önümüzdeki iki sıcak ayda, yani Temmuz ve Ağustos aylarında 6. sınıf kitabını hazırlayıp bu Eylüle yetiştireceğiz. Eyül 2014 yılına da da 7. ve 8. sınıfların ders kitaplarını yetiştireceğiz; böylece ortaokul kısmının tüm sınıflarının Kürtçe ders kitapları tamamlanmış olacak” diyen Yıldırım, Kürtçe öğretmenlerine müjdeyi şu sözlerle vermişti: “Biz bu ders kitaplarını okutacak 500 Öğretmen adayını yüksek lisans programı çerçevesinde bir yıl eğittik, Kürt dili, edebiyatı ve kültürü açısından donanımlı hâle getirdik ve 30.06.2013 tarihi itibariyle bunları mezun ediyoruz. Bundan sonra bu öğretmen adaylarını Eylül ayında açılacak olan okullarda Kürtçe öğretmeni olarak istihdam etmek Milli Eğitim Bakanlığımızın işidir. İki hafta önce iki değerli parlamenterimizle birlikte Milli Eğitim Bakanız Sayın Nabi AVCI ile yaklaşık iki saatlik bir görüşme yaptık. Talim Terbiye Kurulu Başkanımızın da hazır olduğu bu görüşmede mezun edeceğimiz 500 öğretmen adayımızın nasıl istihdam edileceğini görüştük. Alternatiflerden biri olarak düşünülen ‘ders ücreti karşılığı’ istihdam formülünün kabul edilemez olduğunu arz ettik. Kendileri de bize hak verdiler ve şöyle dediler: ‘Milli Eğitim mevzuatında şimdilik hiçbir seçmeli ders için norm kadro mevcut değildir. Tüm bu dersler işin ehli olan ve dışarıdan ders ücreti karşılığı giren elemanlar tarafından verilmektedir. Fakat Kürtçe için istisnaî bir formül olarak maaşlı olarak ‘ücretli öğretmenlik’ uygulamasına gideceğiz. Bunun için de kaç kişinin kaç ilde kaç okulda bu dersi tercih ettiklerinin istatistiğini çıkaracağız ve buna göre öğretmen adaylarımızı o illerin emrine vereceğiz. İl Milli Eğitim müdürleri bu adaylarımızı aylıklı ücretli öğretmen olarak illeri bünyesindeki ilgili okullarda görevlendirecekler’…”
Bundan sonraki süreçte 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Kürtçe öğretmen adaylarının kaderi biraz da okullarda Kürtçe seçmeli dersinin seçilmesine bağlandı. Okullar tatil olmadan alelacele velilere seçtirilen seçmeli derslerin çoğu bilinçli bir şekilde seçilemedi. Bu sebeple de bazı okullarda okul müdür ve yardımcıları kendi anlayışlarına göre öğrencilerin adına derslerin seçimini yapma yoluna gittiler ya da hiç seçtirmemeye çalıştılar. Bu süreçte bu durumdan en çok etkilenen ders, şüphesiz Kürtçe oldu. Her şeyden önce dersin statüsü ve Kürtçe öğretmen adaylarının durumu konusunda Milli Eğitim Bakanlığının herhangi bir resmi açıklamada bulunmaması, veli ve öğrencilerin Kürtçe dersine bakışında bir güvensizliğe neden oldu. Öyle ki bazı çevrelerde Kürtçeyi seçenlerin fişlendiği korkusu bile yaratıldı. Bunun yanında bazı okul müdürleri yeterli derslik olmadığı için öğrencilere Kürtçeyi seçtirmeyeceğini dile getirirken, kimi okul müdürleri de Kürtçe öğretmeni olmadığı için Kürtçe dersini seçenleri başka derslere kaydırdıklarını dile getiriyorlar. Bu dezavantajlı durum ve pedagojik olmayan yaklaşımdan dolayı bölgede Kürtçe seçmeli derse olan ilgi de beklenenin çok altında kalmasına neden oluyor.
Bu sıkıntılar ve aksaklıklar devam ederken gelen iddialar içinde Kürtçe öğretmen adaylarının atanmaması için başka bir bölümden atananların basit bir Kürtçe sınavına tabii tutulup verilen bir sertifika ile Kürtçe dersine girmelerinin yolunun açıldığı da var. Böyle bir uygulama şayet söz konusu ise o zaman Kürtçe öğretmenleri tamamen boşta kalıyorlar ve “Kürtçe öğretmeni” olarak eğitilmeleri tamamen boşuna olmuş oluyor. Oysa Kürtçe gibi kompleks ve birçok ayrıntısı olan; bazı konularda standartlaşma sorunu yaşayan bir dilin geçici öğretmenler eliyle verilmesi kesinlikle pedagojik ve bilimsel değildir. Kürtçe öğretmenlerinin dışında bu eğitimi almayanların derse girmesi, çocukları tamamen Kürtçeden soğutacaktır. Ki geçen yıl derslerine Kürtçe öğretmenleri girmediği için bu yıl Kürtçe dersini seçmek istemediklerini dile getiren çocuklar var.
Kürtçe dersinin seçilmesi, çeşitli teknik ve bilinçli yaklaşımlarla zorlaştırılırken, Kürtçe öğretmenleriyle ilgili olumsuz durum BDP Bingöl Milletvekili İdris Baluken’in Yüksekova Haber’e verdiği demeçle ortaya çıktı. Sayın Baluken, durumu “Bu konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanı’yla bir telefon görüşmesi yaptım. Yine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’la da bir görüşme yaptım. Milli Eğitim Bakanıyla yaptığımız yüz yüze görüşmede (Haziran ayında yapılan görüşme kastediliyor) aslında bir çerçeve oluşmuştu. Buna göre her ilde her iki lehçede norm kadro tahsis edilmesi ve istihdam edilen öğretmenlerin okullar arasında seçmeli dersin olduğu saatte okullara gidip çalışması gibi bir formülasyon üzerinde anlaşmıştık. Bu da bizzat Milli Eğitim Bakanı tarafından mantıklı bulunmuştu ve bu konuda çalışma başlatacaklarını söylemişlerdi. Fakat en son yaptığımız telefon görüşmesinde ise herhangi bir çalışmayı açığa çıkarmadıklarını ve norm kadro tahsis etmeyeceklerini, bu öğretmen adaylarının ders saat ücreti üzerinden bir ücretlendirmeyle çalışacaklarını dile getirdi. Milli Eğitim Bakanı’yla görüşmeden sonra Sayın Bülent Arınç’la bir görüşme yaptım. Sayın Arınç da bu konuda girişimlerde bulunacağını ifade etti ama bize herhangi bir dönüş yapılmadı” sözleriyle açıklamış ve Kürtçe öğretmenleriyle ilgili şu an itibariyle olumsuz bir yaklaşımın olduğunu dile getirmişti. Bu açıklamadan sonra Kürtçe öğretmen adayları kesinlikle “ücretli” olarak çalışmayacaklarını bir basın açıklamasıyla beyan ettiler. Esas olarak Kürtçe öğretmenleri, umutlarını kaybetmiş değiller ama Milli Eğitim Bakanlığından bir resmi açıklama bekliyorlar.
Çünkü Kürtçe öğretmeni olabilmek için herkesin çektiği onca eziyet var. Kimi ilanda verilen formasyon sözünden dolayı, başka üniversitelere formasyon başvurusunda bulunmadı. Kimi İstanbul gibi uzak kentlerden ayrılıp Mardin’e yerleşti. Kimi de aylarca dersin olduğu günlerde hem maddi hem de manevi olarak kendisini zorlayan gidiş gelişler yaptı. Bazıları çocuklarını eğitim-öğretim sürecinde dünyaya getirdi ve her hafta kundağa sarılı bebeği ve yanında babasıyla derslere geldi. Kimi arkadaşlar iyi bir maaşla çalıştıkları dershanelerden ayrıldılar ve şu an itibariyle bile durumlarının belirsizliğinden dolayı ne bir iş kurabiliyorlar ne de bir dershaneyle anlaşma imzalayabiliyorlar.
Kısa başlıklar altında Kürtçe öğretmenlerinin beklentilerini şöyle maddeleştirebiliriz:
* Beklenti: YÖK tarafından formasyon alma hakları gasp edilen 234 kişinin Artuklu Üniversitesi’nde bu formasyonlarının alınmasının sağlanması
* Beklenti: Atanmak üzere eğitime tabi tutulan Kürtçe öğretmenleri, MEB tarafından kendilerine bulunan ara formüle göre istihdam edilip sonraki yıllarda kalıcı bir çözümün bulunmasının sağlanması
* Bu yıl ortaokulların 5 ve 6. sınıflarında seçilen Kürtçe dersinin önündeki teknik ve fiziki engellerin, okul yöneticileri tarafından olumsuz yönlendirmelerin ortadan kaldırılması.
Sonuç olarak Kürtçe öğretmen adayları AKP’nin reklam afişi olmayı reddettiklerini belirterek bugün 2 Ekim Çarşamba, Mardin’de saat 13.00’te tüm kamuoyuna bir basın açıklaması yapmak üzere toplanıyorlar. Burada yapacakları basın açıklamasından sonra Hükümet’in adım atmaması dahilinde bir Ankara yürüyüşü başlatacaklarını ve bu konuda her türlü demokratik hakkı kullanacaklarını ilan ediyorlar.