Zazaca'nın (Dimilkî) önemli otoritelerinden biri olan Munzur Çem, AKnews'e, Türkiye'de kaybolmakta olan 18 dil arasında yer alan Zazaca'nın sorunları, Kürt aydınlarının bu lehçeye yaklaşımı ve Vate Grubu'nun çalışmalarını anlattı.
VATE DERGİSİ GRUBU'NUN ÇALIŞMALARI
Vate Grubu'nun çalışmaları 12 yıl önce İsveç'te başladıklarını belirten Munzur Çem, “Ancak önceleri de İsveç'te Zazaca üzerine çalışan arkadaşlar biraraya gelir tartışırdık. Gramer ve yazım konusunda sorunlar vardı. Zazaca'yı standartlaştırmak için program çıkardık” dedi. Çem, şöyle devam etti:
“Önce kelime tespit ediyoruz, bunu modern çağa, bilime uyarlamaya çalışıyoruz. Birçok yeni kelime var, bunların Zazaca karşılığı yok. Bu kelimelerden bazılarını türetiyoruz, bazılarını diğer dillerden alıyoruz. Zazaca'da ağız farklılıkları çok fazla. Mesela Dersim yöresinde bir kelime farklı kullanılıyor, Varto yöresinde farklı, Dicle'de farklı kullanılıyor. Biz elimizdeki bilgi ve verilere göre bunlardan birini ya da ikisini esas alıyoruz. Diğerlerini de lehçenin zenginliği olarak adlandırıyoruz. Vate Grubu'ndakilerin tümü, belirlediğimiz kurallara göre yazıyor. İnsanlara zorla böyle yazın diyemiyoruz. Sadece bu şekilde yazılabilir diye öneri yapıyoruz. Bir diğer nokta da folklorik ve tarihi çalışmalara müdahale etmiyoruz.”
ZAZACA'NIN SORUNLARI
Munzur Çem, “Türkiye'de yaşayan Kürtler'in yıllardır tartıştığı bir konuya gelirsek; Zazaca ile Kurmanci. Bu iki lehçeyi kıyaslarsak, sorunları ortaktır diyebilir miyiz?" sorumuz üzerine, “Sorunların büyük kısmı ortak. Yasaklandığı için, ikisi de okunup yazılmadığı için yeterince gelişmemiş” cevabını verdi. Çem, şöyle devam etti:
“Ama yine de Kurmanci, Zazaca'nın çok önünde. Çünkü Kurmanclar nüfus olarak Zazalar'dan fazla. Diğer avantaj ise Kürtler'in yaşadığı diğer parçalarda Kurmanci konuşuluyor olması. Yine buralarda geçmiş yıllarda Kurmanci için radyolar vardı; Erivan Radyosu, Bağdat Radyosu, Tahran Radyosu gibi... Kurmanci gazete ve dergi çıkarıldı. Ehmedê Xanî, Melayê Cizîrî, Feqiyê Teyran'ın yazdığı klasikler var. Sorani yazılan klasiklerin bazıları Kurmanci'ye çevrilmiş. Bütün bunlar Kurmanci için büyük avantaj. Geçmişte Türkiye'de Kürtler'in yaşadığı bölgede, Kurmanci medreselerde eğitim dili olarak kullanılmış. Zazaca'nın böyle değil. Zazaca'nın gelişmemesinin önündeki başka bir engel de, Zazalar'ın yaşadığı yerlerin dağlık olması. Diyarbakır'ın kuzeyi, Elazığ, Bingöl, Dersim gibi bölgelerde genellikle başkaldırılar olmuştur. Burada yaşayan insanlar, yasaklarla sürgünlerle cezalandırılmıştır. Yine Zazalar Kurmanclar kadar ekonomik yaşamlarında rahat olmamışlardır.”
KÜRTÇE YAYINLARDA ZAZACAYA AZ YER VERİLİYOR
Munzur Çem, aynı konuyla ilgili olarak, şu eleştiriyi de dile getirdi:
”Celadet Bedirxan'ın hazırladığı Kurmanci alfabesi var. Kurmanclar'ın tümü bu alfabeyi kullanıyor. Ama Zazalar öyle değil. Zazaca yazımı 20 yıl önce başladı ve farklı farklı alfabeler kullanılıyor. Yine Kürtler için yayın yapan televizyon ve radyolar Zazaca'ya az yer veriyor. Paylaşım adil değil. Neredeyse programların tümü Kurmanci ya da Sorani yapılıyor. Hiçbir Kürt televizyonunda Zazaca haber programı yok.”
Munzur Çem, bu durumun nedeni konusunda da şunları söyledi:
”Kürtler Mustafa Kemal döneminden önce lehçe sorunu olmadan bir arada yaşamışlar. Dedelerimiz Kurmanci, Sorani, Zazaca ve Hewremani konuşuyorlardı, birbirlerini anlayabiliyorlardı. O dönemler Kürtler arasındaki lehçe farklılığı tartışma konusu olmamıştır. Günümüzde ise, bazı çevreler, Sorani'yi, bazı çevreler de Kurmanci'yi resmi dil yapmaya çalışıyor. Bu siyasetler yanlıştır.”
“Okullarda Zazaca ve Kurmanci birlikte okutulmalıdır. Bir süre sonra iki lehçe de öğrenilir. Böylelikle iki lehçe arasındaki farklılıklar azalır” diyen Çem, şöyle devam etti:
“Prensip olarak bir lehçenin ortadan kaldırılması demokratik değildir ve politik problemlere neden olabilir. Sanırım çok sayıda kişinin kullandığı lehçe, az sayıda kişinin kullandığı lehçeyi etkisi altına alıyor. Bu doğal bir süreç değil mi? Mesela Irak'ta Sorani bilen Kürtlerin çoğu Behdini bilmiyor, ama Behdini konuşanlar Sorani biliyor.”
Çem, “Zazalar Türkçe öğrenerek asimile olmaktansa, Kurmanci öğrenerek asimile olsunlar” görüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorumuza da şu cevabı verdi:
“Kişisel görüşüm, Kurmanci ve Türkçe arasında bir tercih yapmak zorunda kalırsam, yani başka hiçbir seçeneğim yoksa, kuşkusuz Kurmanci derim. Çünkü o benim dilimin lehçesi. Fakat Türkiye'de Zazaların Kurmanci öğrenme olanakları yok. Çünkü Kurmanclar kendileri zaten asimile oluyor.”
'ZAZALARIN KÜRT OLMADIĞI İDDİASI' 80'LERDEN SONRA ÇIKTI
Munzur Çem, “Zazalar'ın ayrı bir millet olduğuna, Zazaca'nın da ayrı bir dil olduğunu” görüşünü de eleştirerek, bu konudaki görüşlerini şöyle ifade etti:
”Biz 1980 askeri darbesini önemli bir dönemeç olarak kabul ediyoruz. Cuntadan önce Türkiye'deki Kürtler arasında böyle bir problem yoktu. Kurmanclar ya da Zazalar hiçbir zaman “Ben Kürt'üm ya da değilim” dememiştir. Bazı yabancılar yani Türkler, Almanlar böyle demişlerdir. Kürtçe'nin lehçelerini konuşanlar, lehçelerini Kürtçe'nin lehçesi olarak adlandırmışlardır. Cuntadan sonra, bazı kesimler çıkıp dediler ki, “Zazaca ayrı bir dildir”. Bu kişiler ne dil, ne de tarih konusunda bilgi sahibi olmayan kişiler. Bunlara sormak lazım, “Arkeolojik alanda yeni bir bulguya mı rastladınız? Yeni bir keşif mi elde ettiniz?” Bugüne kadar bu konuda bir şey söyleyememişlerdir.”
Munzur Çem kimdir?
1945 yılında Çewlîg'in (Bingöl) Gêxî (Kiği) ilçesinde dünyaya geldi. İlkokulu Setera köyünde, ortaokulu Dêrsim'nin Qisle (Nazimiye) ilçesi'nde okudu. 1971'de Ankara İktisat Fakültesi'ni bitirdi. 1970'ten bu yana roman, hikaye, masal ve makale yazıyor. Kültür, ekonomi ve politika üzerine çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Zazaca gramer kitabı da yazan Çem, Kurd-PEN'in kurucu üyelerinden biri.
AKnews