21 Haziran 2007 tarihli Hürriyet gazetesinde manşette bir haber yer alıyordu. Muhabir Özgür Ekşi’nin haberi “gizli lobiciyi deşifre etti” başlığı taşıyordu. ABD’de Minnessota Üniversitesi’nde tarih profesörü Taner Akçam “Holdwater” takma adıyla 30 yıldır Ermeni iddialarına karşı Türkiye’yi savunan kişinin Murat Gümen olduğunu açıkladı.
Bu, aslında, Taner Akçam’ın, 18 Mayıs 2007 ve 25 Mayıs 2007 tarihli Agos gazetelerinde yayımlanan yazılarından yararlanılarak hazırlanan bir haberdi.
Bir kişinin neden adını gizlediği dikkate değer bir olaydır. Ermeni tezlerine karşı Türkiye’nin resmi görüşlerinin propagandasını yapan bir kişinin neden herhangi bir isim değil de Amerikan isimleri alarak bu çabalarını sürdürmeye çalıştığı, üzerinde daha ayrıntılı bir şekilde durulması gereken bir olaydır.
İllüstratör ve film yapımcısı Murat Gümen’in “Abartılı Ermeni Masalı” adlı bir sitede yazılar yazdığı belirtiliyor.
Murat Gümen’in “Holdwater” olarak yazılar yazması insana Dr. Friç olayını hatırlatıyor. Dr. Friç, İttihat ve Terakki döneminde devlet tarafından Kürtlerle ilgili olarak yapılan ilk yayının yazarıdır. Kürtler: Tarihi ve İçtimai Tetkikat kitabı 1918’de Osmanlı Muhacirin Müdüriyet-i Umumisi (Osmanlı Göçmen İşleri Genel Müdürlüğü) tarafından yayınlanmıştı. Kitabı, Almanca’dan Türkçe’ye çevirenin Habil Adem olduğu belirtiliyordu. Bu kitap Kürtlerin aslının Türk olduğunu, Kürtçe diye bağımsız bir dilin olmadığını anlatmaya gayret ediyordu.
Dr. Friç’in Kürtleri çok yakından ilgilendiren bir kitabı daha vardı. Beynelmilel Usulü’t Temsil, İskan-ı Muhacirin (Uluslararası Asimilasyon Yöntemleri, Göçmenlerin Yerleştirilmesi). Bu kitap da 1918’de yayımlanmış. Kitapta, yazar Dr. Friç için Prusya Müstemleke nezareti (Sömürge Bakanlığı) memurlarından Friç şeklinde bir tanıtım da var. Çevirmen olarak yine Habil Adem gösteriliyor.
Daha sonraki incelemelerle anlaşılmıştır ki, Dr. Friç denen kişi, gerçek adı Naci İsmail (Pelister) olan Osmanlı Milli Emniyet görevlisi, Arnavut kökenli bir ittihatçıdır. Çevirmen olarak görülen Habil Adem de bizzat kendisidir. Yazdıklarının daha inandırıcı olmasını istediğinden Alman adı olan Friç’i kullanmaktadır. İttihat ve Terakki döneminde Osmanlı toplumunda ve devlet katında Almanların çok büyük bir etkinliğinin ve itibarının var olduğu bilinmektedir. Araştırmacı Mehmet Bayrak “Resmi Kürt Politikasının Temellerini Atanlar ve Bağlaşıkları” yazısında Dr. Friç. ile ilgili ve Friç adının deşifrasyonuyla ilgili bilgiler vermektedir. Kürt Sorunu ve Demokratik Çözüm, (Özge yayınları, Şubat 1999, s.21)
Pelister’in çete ilişkilerini Abidin Nesimi şöyle belirtiyor.: “Habil Adem’in, (Naci İsmail Peliste) on-onbeş kişilik bir maiyeti vardı. Bunları beslerdi ve özel işlerinde kullanırdı. Genel olarak tertiplerinde, (düzenlediği oyunlarda) kendi görünmez, bu maiyeti görünürdü. (bk. M. Şahin-Y. Akyol, “Habil Adem Ya da Nam-ı diğer Naci İsmail Pelister Hakkında”, Toplumsal Tarih, Sayı 11, 1994 Söz eden Mehmet Bayrak, s. 28)
Mehmet Bayrak, “Tarihten günümüze Çarpan Bir acılı Gerçek: Çiller, Pelister ve de Kürtler” (s. 24 vd.) başlıklı yazısında da, Suna Gönül Pelister’den söz ediyor. Suna Gönül Pelister, 1990’ların ortalarında, Kuşadası’nda, Çiller ailesi adına bir çiftlik satın almış. İki yıl kadar sonra Çillerler bu çiftliği kendi üzerlerine geçirmişler.
Mehmet Bayrak “Çillerlerin Sırdaşı suna Gönül Pelister’in Hatırlattıkları” başlıklı yazısında (s. 26 vd.) sözü edilen suna Gönül Pelister’in Naci İsmail Pelister’in kızı ya da torunu olup olmadığını sorgulamaktadır.
İllüstratör ve film yapımcısı Murat Gümen de kendi adını kullanmıyor. Bir Amerikan adı olan Holdwater’ı kullanıyor. Bu, kendi özüne, kendi bilgisine güvensizliğini gösteriyor. Ermeni tezlerine karşı düşüncelerini, Türkiye’nin resmi görüşlerini, bir Amerikan adıyla yani bir Amerikalı olarak yazmanın daha inandırıcı olduğunu düşünüyor. Taner Akçam ise bu kişiyi, kendi kimliğini gizleyerek başkalarına olmadık hakaretlerde bulunduğu, bunun ahlaki bir davranış olmadığı, bu oyunun da kurallara uyularak oynanması gerektiği için deşifre ettiğini söylemektedir. Prof. Taner Akçam, geçen Şubat’ta, 16 Şubat 2007 de bir insan hakları sempozyumuna katılmak için gittiği Kanada’nın Montreal kentinde “terörist” diye sorgulanmasından ve dört saat kadar gözaltında tutulmasından yine Murat Gümen’i sorumlu tutmaktadır. Taner Akçam, 4 Mart 2007 tarihli Radikal’de, Radikal İki’de, aleyhinde geliştirilen kampanyalarla ilgili açıklamalar yapan bir makale yayımlamıştır.
Bu iki olaydan birincisi iç kamuoyunun oluşmasında rol oynamaktadır. Kamuoyunda, “bir Alman yazar da böyle düşünüyorsa, dile getirilenler doğrudur” izlenimi yaratılmaya çalışılmaktadır. İkincisi ise, dış kamuoyunda resmi görüşlerin etkinliğinin artırılmasında işlev sahibi olmaktadır.
Prof. Taner Akçam’ın Murat Gümen açıklamasıyla ilgili yayınlar, Hürriyet Gazetesi’nin, 22 ve 23 Haziran tarihli nüshalarında da devam etmiştir. Örneğin, 22 Haziran tarihli gazetede yayımlanan haber, “Murad sitelerede hedef oldu” başlığıyla verilmektedir.” “Mutad Gazete, Taner Akçam’ı, Murat Gümen’i Ermeni örgütler karşısında boy hedefi haline getirdiği iddiasıyla eleştirmektedir. Bu nüshalarda Murat Gümen’den ‘karikatürist’ olarak söz edilmektedir. Ama, ‘Holdwater/Murat Gümen’in, Taner Akçam’ı boy hedefi haline getirmesi olgusuna hiç değinilmemektedir. ‘Boy hedefi haline getirme/getirilme, 20 yüzyılın ilk çeyreğinde ve 21. yüzyılın ilk çeyreğinde cereyan eden bu iki olgunun dikkate değer bir farkını oluşturmaktadır. Alman ismiyle ve Amerikan ismiyle örtülenen, gizlenen kimlikler ne zaman deşifre olmuşlardır? Bu zaman aralıklarının incelenmesi ve irdelenmesi de önemli olmalıdır.
Aynı baslıklı yazı Esmer Dergisi'nin Ağustos 2007 tarihli sayısında yayınlanmıştır.